ah be abrahamoviç

Herşey bir arkadaşımın telefonuyla başladı... Normal bir şubat(2009) günü İngiltere Berkhamstaddeki evimde otururken Solovak arkadaşım Peter aradı, heyecanlıydı: en sonunda Chelsea maçına bilet buldum alayım mı diye sordu, zaten her zaman İngilterede her maça gitmeye hazır biri olarak hemen tamam dedim.
Peter Chelsea taraftarıydı. uzun zamandır maça gitmek istiyordu. Fakat biletler altın, gümüş( Fb deki gibi) üyelerin ve kombinelerin de olmasıyla hiçbir zaman kalmıyordu. Chelsea çok başarılı değildi o sezon. Ronaldo'lu Manchester fırtınası esiyordu o zamanlar. Bir de bilet diğer biletlerden daha ucuzdu, bir gariplik vardı. Biletler 40-50 paund civarıyken bu bilet 22 paunddu. Kısacası Türkiyedeki büyük takımlardan birinin bileti kadar. Ee daha iyi ya işte ucuz bilet! Başka yol da yoktu zaten hepsi tükenmişti. Hiç düşünmeden aldık biletleri. Ne de olsa Abrahamoviç güvencesindeydik, ne de olsa Lampard'ı izliyecektik. Ne olabilirdiki...

Biletleri internet üzerinden aldık, birkaç gün içinde biletler eve posta ile gönderildi. Herşey süperdi. Güzel bir cumartesi bizi bekliyordu. Rakip Wigan Athletic'ti. Planımız hazırdı. Önce trenle Londra merkeze gidecektik, oradan da metroyla dövmecilerin ve metalcilerin merkezi Camden Town a gidecektik. Türk büfesi dahil yanyana Tayland, Hint, Japon, Çin, İtalyan ve favorim Meksika yemekleri. Oradan da metroyla Stamford Bridge e geçecektik. Ama gene bir sorun vardı. Bileti okuduğumuzda üzerinde 'PERSISTENT STANDING IS NOT ALLOWED'= ' Sürekli ayakta durmak yasakkkk' Bu ne demek yaw??? Sanane:)) Neyse gidince göreceğiz artık. Dünyanın en zengin klüplerinden birinin stadı nasıl olabilirdiki?

Maç günü geldi çattı. Trenle kısa bir Londra yolculuğu,sonra Camden Town da yemek. Son durak ise stadyum. Etrafta medeniyetin simgesi atlı polisler. Ama yerler b....k dolu. Normal tabi atı da Wc ye sokamazsın ya! Stadın burnunun dibinde güzel bir pub(Kazanımız gibi). Ama içersi 40-50 yaşa arası bayan ve bay dolu. Taraftarlar bir yandan bira içerken diğer yandan da ayaklarıyla yere vurup(gümm gümm) diye şarkılarla tempo tutuyorlardı. Peter beni uyarıyor. Görüceksin stad apartman gibi. Nasıl yani, (acaba dil probleminden mi anlamıyorum) İşte apartman gibi:)) Yaklaşınca görüyorum aynen bir 4-5 katlı bina. Hemen stadın yanında olan,duvarda poster çekimimi yaptırıyorum. Bu arada maç saati 15.00. Gece maçı hayal etmeyin diye belirtiyorum.

En sonunda staddayız. Kural her stadtaki gibi aynı,stad içinde bira almak ve içmek serbest. Yalnız,tribün kısmına sokmak yasak. İnsanlar fish and chips and beer yapıyorlar. Tribüne yerleştiğimizde şunu farkettik . Ya Peter ayakta durmakta bir sorun yok ferah burası alçak tavan değil ama ben karşı tarafın korner direğini ve etrafındaki %15-20 lik kısmı göremiyorum:))) Nasıl olur??? İnsanlar burada şampiyonlar ligi maçı izliyor her yıl ama korneri kimin kullandığını göremiyorlar mı? İnönü Stadını bilenler için şunu diyebilirim, kapalıya yakın yeni açıkta oturanlar,yine kapalıya yakın eski açık önünden kullanılan kornerleri göremiyor!
O zamanlar moda değildi ama şu anda olsa heralde yeterrrr Abrahamoviç yeterrr veya eeenoughh Abrahamoviç enoughhh derdim!



Gerçekten hayallerim yıkıldı. Ama çok sevindiğim olay Chealsenin 1-1 giden maçta 88. dk da Lampard ile galibiyete ulaşmasıydı. Arsenal Tottenham veya İngiltere Milli takım maçlarında görmediğim iyi bir kale arkası taraftar grubu ve sonlara doğru gelen golle sevinen polisler. Pek alışıldık birşey değil böyle ateşli taraftar görmek İngiltere'de.

Sonuçta Primier Lig'de bir maç izledim. Bu hiçbir zaman unutulmayacak bir anıydı. Sakın tüm stadları böyle sanmayın. Emirates'te Wembley'de ve Old Trafforda ağzım açık kalmıştı! Son sözüm Chelsea bu sene şampiyon oldu ama Abrahamoviçin gayretleri olmasaydı Tottenhamdan bir farkı olmayacaktı buna inanın!
28.02.2009
emir

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ben yazdım..

bir yerlerde