Kayıtlar

Ağustos, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

sessizlikten doğan gözyaşı

insan böyle ruhsal vaziyetini ortaya sansürsüzce dökerken her şeye rağmen mutluluktan ve yaşama sevincinden bir parça ortaya koyuyor işte. ben 2 yazıdır bir taraftan kendim ile dalga geçerken , bir taraftan kendimden başlayarak genişlettiğim amatör bir psikanaliz yaparken hep ifade ettiğim şey nefes aldığım için mutluyum düşüncesi idi. Bu hayatta yaşadığım hemen hemen her günü hayyamın bana öğrettiği düsturla kendime ifade ettim ; "aldığın nefesi fırsat bil , ot değilsin ki her gün bitesin " evet ne yenilenenen felsefelere ne reenkarne edilmiş abukluklara ne de öyle 6-7 kez dünyaya gelip pürü pak olduğuna inanan bir buda felsefesine inancım oldu benim. Yaşadığım her gün kıymetliydi ve her gün nefes almak asıl içime işleyen şükürdü. Bugün seviyesiz halimle dalga geçerken kendilerini biçilmiş işinin başında ölen genç vatan koruyucularını görmek , kan kokusunun yükselerek arşa ulaştığı bir coğrafyada hala kan koklamaktan hoşlanan omurgasız varlıkların yapacaklarını düşünmemiştim

sığlaşmanın hazzı

persona non grata seviyesinde yaşadığım düşünceler ve hararetli tartışmaların neticesinde uzun sayılabilecek bir izin döneminin tam sonuna gelirken yaşamak isteyeceğim son şey olan uykusuzluk problemi böyle sığ tanımlamalar , okuduğumuzu anladık mı seviyesinde cümlelerden hoşlanma isteği getirdi bana nedense. tamam uykusuzluk fena bişey hele ki uyuyamayarak uykusuzluğun oluşması çok acayip ama 1 haftadır düzensiz uyku saatleri ve sonunda vidanın gevşemesine sebep olan hiç uyuyamamak iyice bildiğin seviyesiz yaklaşımlarla hayatımın saatlerini işlememe sebep olmakta. 2 gündür zaten sınırlı teknolojik alet olan evimde yaptığım eylemler temizlik kokusunu içine çekmek , radyonun sesini açmak , aptal transfer haberlerinden mutluluk çıkarmak , eline kitap almak yerine magazinvari eski dergileri karıştırıp fotoğraflara bakmak. bu ne sığlık diye isyan edicem ama sevgili don kişotun dediği gibi sitem ve şikayet kelimesi yok , cısss onlar. fakat mutluluk ölçüm abdul kader keita , eboue ve dünyama

persona non grata

İnsan için en zor dipnotlardan biri bıraktığı yerden bir eylemi aynen kaldığı gibi devam ettirebilmesidir kanımca. Yıl geçer bırakıp gittiği noktadan tekrar başlarken hissettiği duygu tarif olarak aşağı yukarı ; en anlaşılması ve uygulaması gereken detayları içeren bir küp gibi kafa karıştırıp durmaktan ibarettir. Acaba nasıl davransam , neye göre hamle yapsam , hangi akılla adım atsam , acaba her şey eskisi gibi mi devam eder , acaba değişen hiçbir şey yok mudur gibi onlarca soru işte. Sanırım benim hayatımdaki gelgitler de bunlardan ibaret son günlerimde. Biraz olsun laf anlatamamak , biraz olsun dert dinletememek , biraz olsun algıda seçiciliğin dibini görmekten ibarettir. Anlaşılması zor bir adam olmadım aslında genellikle ama herhalde son zamanlarda iyice keskin olmamdan kaynaklı sert iniş ve çıkışlar yaşıyorum. Genel anlamda zaten bu anlattıklarım senin benim bir evrilme sürecimin acılı notları. Acı aslında fazla soyutsal bir ifade ama madem en duygusal moddan bel altı çalışıyo