Kayıtlar

Eylül, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SÜRGÜN

Resim
-Ammar’a- macarsitan’da bir tren istasyonu iç hatlar gelen tren nereye gidebilir ki? afrikalı leo da olmasa hüngür hüngür ağlayacaksın yitirdiğin iklimden bir şeyler var bu kitapta buhur kokulu bir rüzgâr kırık kalbini okşayan annene götürüyor seni annen bir buse konduruyor yanağına tren kalkıyor kaybolmadan gidiyorsun 2001

being hakan

Resim
http://www.smartsoccer.co.uk/ biraz ilerledikten sonraki falsolar da ne öyle? hakanı öpüyorum her yerinden:)

sigara

Resim
Sigaranın o kadar sevilmesi, nikotinin gücünden değil, bu boş ve anlamsız alemde, insana anlamlı bir şey yaptığı duygusunu kolaylıkla vermesindendir., diye düşünürüSm bazan. Masumiyet müzesi – s111

hayal

Yağmur geçeli sadece dakikalar olmuştu. Çocuk, yağmurun geride bıraktığı su birikintileri üzerinde tek tek sıçrayarak ve etrafa sayısız su damlacığı sıçratarak taşlık boyunca ilerledi. Son su birikintisine sıra geldiğinde aniden durdu. Minik su birikintisinin bittiği yerde bir çift enteresan ayakkabı başlıyordu çünkü. İçinde de iki ayak… Kafasını kaldırdı çocuk… Orada daha önce hiç görmediği bir adam vardı ve ona bakıyordu. Boyu sanki ulu bir çınar ağacı kadar uzundu. Uzun beyaz sakalı, o yükseklikten çocuğun göz hizasına kadar iniyordu. Yutkundu çocuk. Hiç korkmamıştı ama çok şaşırmıştı. O şaşkınlıkla dilinden döküldü kelimeler: -Sen gerçek değilsin biliyorum, dedi adama. Seni ben hayal ediyorum! Adam bütün heybetiyle eğildi. Eliyle çocuğun başını okşadı. Sonra: -Yanılıyorsun küçüğüm, dedi gülümseyerek. Gerçeğim ve ben hayal ediyorum seni.

gol sevinci - gutiden gol haberi

ya biliyorum bu işin iyice boku çıktı, ben de sıkıldım. artık doğru düzgün gülemiyorum bile:) ama komik olmadığını söyleyen beri gelsin hele: nasıl bir öğrenilmiş davranış oluşmuş fenerli arkadaşlarda değil mi? yine mi diyen ifadeleri yok mu. off off..

Q7 iyi başladı?

Resim
gönül isterdi ki birinci başlasın kasıp kavursun ortalığı! ama 5. lik de iyidir derim ben, ya iyi niyet tavan yaptı bende kendisi hakkında.

gol haberi

Resim
maçı işyerinde online sitelerden takip edecek olmanın üzüntüsüyle gelip, televizyonu açtığımda " sayın bilmem kim, doğumgününüz kutlu olsun. 4 yıldız üyemiz olduğunuzdan 4 gün boyunca bütün kanallar ücretsiz " ibaresini görünce havalara uçmuştum:) şans işte, istediği zaman kapıyı kırıp giriyor! kolalar cipsler derken, ofisin içinde sürekli yer değiştiriyorum ve bir köşede buluyorum penaltıyı. yerimde arkamı dönüp ekrana yapışan fenerli arkadaşlarımın tepkilerini bekliyorum: o da ne sevinen sevinene. yıkılarak ekrana geri dönüyorum; guti tribünlere koşuyor ve ekranda bir gol yazısı: ) ) hemen önümde sevinen fenerli arkadaşlar . yüzümdeki gülümsemeyi gördükleri an paha biçilemez :)

yine yanlış anons

6. ayak 5. at sahibi!

Resim
seyisin yusuf şimşek olma ihtimalini sevdim:) ek iş olarak atlarla yarış, harikasın Q7.

oynat uğurcum!

19/09/2010 fenerbahçe - BJK maç özeti

edebiyatsal kusmaca

“edebiyatta da , aşkta olduğu gibi,başkaları tarafından yapılan seçimler karşısında hayrete düşeriz” Andre Mauros Bir kedi ile göz göze geldiğinizde,içinizden bir şey kopar sanki bazen….. Bilirsiniz,yavrusu ölmüştür daha yeni,bir arabanın tekerlekleri altında. Acısını anlatamaz,dile getiremez,konuşamaz ki o. Konuşup da kendimizi ifade edemediğimizden,anlatıp da anlaşılamadığımızdan yakınırken,onu böyle görünce kalbiniz sızlar. Paul gallico , thomasina adlı romanında insanların birbirleriyle,doğayla ve hayvanlarla olan ilişkilerini sorgular. Tabiatta bulunan her türlü sevgiyi yüceltir. Hayatımızda acı hep vardır,ölüm vardır,çünkü ayrılık vardır. Doğal yoldan olmayan ölümler büsbütün yaralar bizi. Kazalar,cinayetler ve savaşlar…… Her biri haksız bir ölüm fermanıdır adeta…. Joseph Heller, Madde 22 adlı romanında savaşın korkunç yüzünü;onun anlamsızlığına ve saçmalığına vurgu yapan eşsiz bir ironiyle anlatır. Savaş da bir şiddettir aynı zamanda ve şiddeti yüceltmek,haklı gösterecek

açıkla hıncal?

Resim
kim o isimler çok merak ediyoruz!

denizci

Bir gün bir çocuğa sormuştum, deniz neden tuzludur diye. Babası uzun bir sefere çıkmıştı. Çocuk hemencecik karşılık verdi: Deniz tuzludur, çünkü denizciler durmadan ağlarlar! Neden denizciler böyle çok ağlar ki! Çünkü, dedi, yolculukları bitmez... Onun için de mendillerini hep direklere asıp kuruturlar! Gene sordum: Ya niçin insanlar üzgün olunca ağlar? Çünkü, dedi, daha duru görebilelim diye gözlerin camını ara sıra yıkamak gerek!"

bir hikaye

Resim
bir gün o muhteşem , heybetli adam büyük adam büyük iskender sarayının etrafına doğru bakınmak için akşam serinliğinde dolaşıp dururken , genç erkekler , genç kızlar ile dolu sarayında bir anda durur ve hocamı çağırın bana der. iskenderin hocası aristo gelir ve iskender sorar ; " hocam senin de bir hocan yok mu der ? " Aristo cevap verir ; "elbette var , sinop kalesinin dibinde yaşar , o da benim hocamdır hayatta hiç birşeyi yoktur , elinde mal olarak sadece bir su kabı vardı fakat çocukların çeşmelerden eliyle su içtiğini görünce onu da attı,gerek yok dedi " diye cevap verir. daha sonra iskender ordusuna emir verir ve sinop kalesine hocaların hocasını görmek için yola koyulur. sinop kalesine gelir ve bir ahşap fıçının içinde yaşayan hocasının hocasını görür ve sorar; " ey hocamın hocası , ben büyük iskender söyle bana benden bir istediğin var mı ? " hocaların hocası kafasını kaldırır ve sakallı hali bitkin duruşu ile cevap verir "GÖLGE ETME BAŞKA İHS

telefon defteri

Resim
Geçen gün çantamda başkasına ait bir telefon defteri buldum. Benim telefon defterim de yerinde yoktu. Ne bulduğum telefon defterinde, ne de hatırlayabildiğim kadarıyla benim kayıp telefon defterimde kime ait olduğuna ilişkin herhangi bir ibare yazılı değildi. Bu durumda birbirimizi bulup defterlerimizi takas etme şansına da sahip değildik. Ortada iki ihtimal vardı. Birincisi bunalıma girmekti. Ben ikinci ihtimali seçtim ve yeni telefon defterim üzerinden yeni bir hayata başladım. Artık eski dostlarımdan hiçbirine ulaşamıyorum. Çünkü bende telefon numaraları yok. Ama bende telefon numaraları olan ve istediğimde rahatlıkla ulaşabildiğim yepyeni dostlarım var. Beni aralarına kabul ettiler, sağolsunlar. Belki oturup geçmişten dem vuramıyoruz ama önümüzde paylaşacak uzun bir gelecek var. Gülüp eğleniyoruz. Yeni bir hayata gözlerimi açmış gibiyim. Burada çok mutluyum. Eski hayatıma dair hiçbir şey hatırlamak istemiyorum. En büyük korkum da birgün birinin kapımı çalıp eski telefon defterimi b

shuffle dan bekowsky çıktı

Resim
Bu aralar hayatım memleketimin en uzun sınırlarında ve muhtelif ege ,akdeniz kıyılarında geçtiğindendir belki en zorlu arkadaşım olarak mp3 ümü belirledim. Düşünün 1 haftada yaklaşık 4000 km yapan bir insanın yanında sevgilisi ile dolaşması mümkün müdür , elbette hayır. İşte bu yüzden bir objeye yakınlık derecesi yüksek bir mevki veriyorsun ki kafan güzel olduğunda,duygulandığında yalnız kalmamayı öğreniyorsun. Şimdi tekrardan 1000 km yi devirecek yolculukta ise paranın satın alamayacağı şeylere sahip olmaya gidiyorum. Nur yüzlü annemin içli öpüşü , babamın sert fakat özlem dolu sevgi gösterisi , babaannemin muhteşem cevizli baklavası , sen kaç zamandır nerdesin diye kucak açan karadenize sabahın köründe kendimi bırakışım ve bir sürü şey…. Hakikaten bu dünyada paranın satın alamayacağı şeyler var……. Obje olayına dönersek , elbette telefonumda fena sayılmaz ama otobüs veya uçaktaysan eğer çaren yok en anlamlı yoldaşın müzik adına kulağına tıngırtılar ulaştıran mp3 playerin oluyor. Hem m

prestij

Resim
dikkatli bakıyor musunuz? her sihirbazlık numarası 3 bölüm ya da perdeden oluşur; birinci bölüme vaat denir: sihirbaz size sıradan birşey gösterir, iskambil destesi, bir kuş ya da bir insan. o nesneyi sizlere gösterir son derece gerçek üzerinde oynanmamış normal birşey olduğunu görmeniz için nesneyi  incelemenizi ister. fakat aslında öyle olmayacaktır. 2. perdeye dönüştürme denir. sihirbaz olağan bir nesneyi alır ve onu doğaüstü birşeye dönüştürür. hilenin sırrını arıyorsunuz ama bulamazsınız. çünkü dikkatli bakmıyorsunuz. siz sırrı bilmek değil kandırılmak istiyorsunuz. henüz alkışlamazsınız. çünkü bir şeyi yok etmek yeterli değildir.  onu geri getirmeniz gerekir. işte bu yüzden her sihirbazlık numarasında 3. perde bulunur, yani en zor bölüm, bizlerin deyişiyle: prestij.

bir tişört hayal ediyorum

Resim
gözlerim kapalı diye devam eder. Geçenlerde taksime düştü yolum. Metro çıkışının hemen arkasında the marmaranın karşısında kalan yerde bjk tırcığı bekler, ne zamandır, ya da ne zamanlar orada bilmiyorum ama birkaç defa rastladım. Bu sefer bekleme süremin fazla olduğundan uğruyup ne var ne yok diye bakıyım istedim. Formaların olmayan bedenleri, internette beğenilen tşörtlerin olmayışı vs.. ürün yelpazesi oldukça dar, hatta yelpaze demek biraz ağır olur. Aslında almak istediğim bir adet guti t-şirtü: kartal yuvalarında olup olmadığından emin değilim, hatta olmadığı daha ağır basıyor. Gözümde canlandırdığım kara kalemle çizilmiş bir guti portresi, satışta olan Q7 ürünlerinden biraz farklı, müslüm gürses, cengiz kurdoğlununkiler gibi ön tarafa vesikalık foto şeklinde de değil. Bir arkadaşımın üzerinde görmemden ya da saç, sarışınlık vs biraz da benzemesinden ötürü yukarıdaki tşört geldi aklıma. Bulamadım tabi. Ağzımın suları aka aka alacağım bir ürün olur, olur mu, keşke. Peki ben ne bek

22:00

Resim
http://www.bjk.com.tr/tr/haberler.php?h_no=18259 “ Rüştü Reçber, Hakan Arıkan, İbrahim Toraman, İbrahim Üzülmez, Necip Uysal, Nihat Kahveci, Ricardo Quaresma, Fabian Ernst, Rodrigo Tabata, Mert Nobre, Bobo, Mehmet Aurelio, Matteo Ferrari, Ekrem Dağ, Filip Holosko, Guti, Tomas Zapotocny ve Roberto Hilbert ” resmi siteden açıklanan kadro bu. michael fink teknik danışman olarak tribünde olacakmış, tayfurun yanında bir koltukta kendisine ayırırlar umarım. sıkışık bir döneme gireceğimizden bol rotasyonlu haftalar bizi bekliyor olacak, farkındayız ama ersanla beraber finki görememek üzücü, ya da abartmayalım: biraz düşündürücü. belki de hata bu maçı bir rotasyon fırsatı olarak gören bendedir. şusterin planının gruptaki puan durumunu düzelttikten, hatta garantiledikten sonra bir değişim yapılabileceği yönünde olduğunu sanıyorum. Zira ufak bir bjk tarihi dersi almış olsa, belki de sadece valerenga maçı anlatılsa bazı şeyleri garantiye almak isteyecektir. Maç sonunda doğru birçok kere dolmaba

sofya yolları taştan

Resim
kaç gündür bakıp duruyorum. ücret önce makul geldi ama pasaportumun olmadığı gerçeğiyle yüzleşince masraflar katlandı, düğüm düğüm düşünmeye devam ediyorum. pasaport, vize .. reklam gibi oldu epeyce ama idare edin artık! http://www.prontotour.com/ptour/Scripts/paket/PaketDetay.aspx?PPID=17926 CSKA Sofya - Beşiktaş JK Maçı 2 Gece - 3 Gün 129 € TUR PROGRAMI 01.12 İSTANBUL - SOFYA İnönü stadının önünden saat 23.00 de Sofya’ya hareket ve gece yolculuğu. Ortalama 560 km. 02.12 SOFYA Sabah 08.30 saatlerinde Sofya’ya varış,odalarımıza yerleşme.Öğlen ve Akşam yemeği Princess Casino içinde alınacaktır.Maç saatine kadar serbest zaman.Akşamüzeri maçın oynanacağı stadyuma transfer(10 Euro).BEŞİKTAŞ’IMIZA BAŞARILAR DİLERİZ.Maç bitimi otele transfer ve serbest zaman.Gece saatlerinde özel show gösterilerini seyredebilirsiniz. Dileyen misafirlerimiz Sofya’nın gece hayatından faydalanabilirler. 03.12 SOFYA - İSTANBUL Sabah kahvaltı sonrası odalarımızın boşaltılmasndan sonra saat 11

feysbukumdan referandum ağıtları

Resim
fosforun zihni açtığı bir kez daha ispatlandı...kutsal topraklar kutsaliyetini yine gösterdi %80 yurdunu seven %20 hain,yobaz,bölücü,işbirlikçi "Bu ülkenin %60'ı aptaldır." Aziz Nesin Şak şakçıları toplanmış konuşuyor.. ıyykkk Aziz NESİN'e saygılar...  Turk milletinin %60 İ Aptaldir.(Aziz NEsin). Söylenecek söz çok ama heves kalmadı.. %58 lik aşağıladığımız kesim, oy kullanmayan milyonlarca seçmenden daha bilinçli hareket ediyor.. Kuru laf karın doyurmaz millet,sebep olan herkes utansın!!! artık elden bir şey gelmez dimi... aziz nesinin dediği gib türklerin % 60'ı....  evet diyerek beni ve benzer düşünenleri bir çok saçmalığa mahkum eden "insan"lar ! hiç bişeyinize SAygı duymuyorum ! bu kadar kör-bu kadar akılsız olunmaz ki! AZİZ NESİN NE KADAR HAKLIYMIS :( Aziz Nesin'i bir kez daha haklı çıkaran yurdum insanına göndermedir; deveye diken..insanı xiken yaranır.. Herkes mi kör, aptal, bulanmış, kirlenmiş... Ey Türk Halkı, yar

yes/no

Resim
o nasıl bir mühürdü be kardeşim zar zor belli oluyor "evet"i. kabine cep telefonu sokmanın da yasak olduğunu duyunca önceki fotoğraf çekme planım altüst olmuştu. girişte kimse telefon sormadı, buna rağmen kabin, paravan ya da her neyse sadece sıra üstüne koyulmuş bir kartondan ibaret ve sandık görevlileriyle içiçe konuşlandırılmıştı. neyse. tık tık tık. kim o:)

maraton kebapçısı

Resim
şansala armağanım olsun:) bilmemkaç milyon yuroluk marka değerli ligimize benden ufak bir hediye olmuş olur. beğenmezse aşağıdakinden bir adette marcusa olmak üzere 3 adet gönderiyim hemen. aklıma takılan konu neden sineklerin şansalla haşır neşir olduğu? pastırma mı yoksa:)

yassah kardeşim

Resim
neden? neden? neden? yukarıda bahsedilen alkol yasağının sebebini anlamış değilim. hemen altındaki maddeyi de beraber değerlendirelim. referandum, genel seçim ya da yerel, hiç farketmez. bundan önce oy kullanmamanın 20 TL gibi bir cezası olduğunu öğrenmiştim! sandıkla haşır neşir olan Tv ekranlarındaki abi, abla bilimum çok bilmişleri gördükçe geçirdiğimiz şu günlere binlerce lanet eden biri olarak sandık lafından tiksiniyor, o sıraya girmekten zerre haz almıyor ve a sından z sine hiç bir partiye haz duymayan birisi olarak oy kullanmak istemememinde hakkım olduğunu düşünüyorum. duyarsızlığım konusunda dem vurulabilir, ki her şeye rağmen o sıraya girecek yine bir şeyler karalayarak tv ekranlarından uzak durmaya devam edeceğim. yine de o seçim günü bu hengamenin içine girmek istememeyi insanların en doğal hakkım olarak düşünüyorum. bu arada oy pusulasına bir tribün sloganı karalayıp üzerine evet basmak da en büyük hayalim. tabi bunu fotoğrafa dökmek, dahası yayınlamak ne kadar akıl karı

kapesese

Resim
farklı bir işim var şu anda. hani küçükken, ya da okulda tarif edilen işlerden biraz farklı; gelişen ve yoğunlaşan dönemlerde zamanın önemini de ön planda tutularak bu azlığı bireyin kendisine hediye edecek marjinal bir hizmet kuruluşu da diyebiliriz. İş gereği çoğunlukla tempolu, neşeli olmak gerekiyor – ya da ben öyleyim -. Ama bazı zamanlar bu tempoya ilerleyen zamanlarda nasıl ayak uyduracağım, yaşın da ilerleyecek olmasıyla aynı havayı koruyamayacak olma ihtimalinin düşüncesiyle yeni arayışlar içerisine girmiyor değilim. Burada kişisel gelişimin dışında gelmek istediğim nokta daha önce 2007 yılında denemek için girdiğim, şimdilerde ise hazırlanmayı düşündüğüm KPSS. Adlığım 80 puanı olabilecek muhtemel konumun ve birkaç arkadaşın aldığı örnek puanlarla kıyaslarak pek kaale almadım açıkçası. Önce kendimi bu bir iki ay deneyerek ihtiyaçlarımı görmek ve gerekirse kursa gitmeyi bile göze alacak kadar da düşündüm üstelik. Bu hazırlık döneminde önüme çıkacak en büyük engeli kendimin şu

durmayan top

Resim
önce dönelim almanyaya 3-2 yenilerek finalin eşiğinden döndüğümüz yarı final maçına: son dakikalar, gole ihtiyacımız var. almanya ceza yayı önünde faul kazanıyoruz. maçı izlediğim yerde haydi be hamit diye ayaklanıyor insanlar. ama topu eline henüz birkaç dakika önce giren tümer alıyor, kimseye vermeden geçiyor toğun başına.. şimdi de biraz daha geriye norveç maçına dönelim; 2-0 geride olduğumuz maçta iki duran topta, biraz şans, biraz mhrye ve iki adet en sertinden hamit vuruşuyla dengeyi sağlamıştık. Böyle bir geri dönüş maçında, ilk ikisini skora çeviren bir oyuncunuz varken, üçüncü defa, hatta daha tehlikeli olabilecek bir yerden frikik kazanılırsa kim kullanır? Soruyu tekrar kendime sorunca cevabın evrenselliği karşısında şaşırdım. Bu sefer de topu eline kendine milli emre belözoğlu alıyor, kulübede terimin bütün bağırışlarını bile duymazdan gelerek alelacele kullanıyordu bu vuruşu. Dün akşamki olayla birebir kıyaslamak çok doğru olmaz bunları. Nihat topu elleriyle vuruş noktası

system failure

Resim
"taktik anlaşıyış"ına göre oyuncu seçtiğini söyleyen hiddink'in seçimleri: gökhan gönül ve sabri sarığlu sakat, ki sabri sakatlıktan dolayı henüz forma bile giyeyememiş takımında. gökhan zan. bu konuya hiç giresim gelmiyor, ağız dolusu küfür birikiyor ağzımda. korkuyorum bu adam takım bulamasa da oynayacak, kahveden çağıracaklar maçlara. kimin nesisin, nasıl bir bağlılık yaratıyorsun arkadaşım sen böyle. beşiktaştayken de şaşırtıyordu beni, ama en azından 3-5 oynamışlığı vardı. galatasarayda daha da şaşıtıyor beni, ki milli forma sayısı gsdekinden fazladır kanımca. en çok merak ettiğimdir kendisi. nihat kahveci. neden bu ısrar hala anlayamıyorum. bu kadar çok anlamamazlığı gidermek için takıma seçilme kriterlerini bir yerlerden edinmeliyim. zira ortada adil bir seçim olmadığı aşikar. Peki, bu forma bizim mi?   

bir 2010 fiba world cup yazısı

Resim
28 ağustos itibari ile yıllardır beklenen organizasyon başladı ve benim gibi 2001 avrupa şampiyonasını yakınen ve yerinde yaşayan bünyeler için aslında farklı bir tat beklentisi yine seyirci gazı ile bir final gibi garip hayaller zihnin ana başlığını oluşturdu. dün itibari ile 3. maçlar geride kaldı ve artık az çok ne olup olmayacağı konusunda fikirler oluşmaya başladı. ben ise 99 yılından itibaren olimpiyat , dünya basketbol şampiyonası , avrupa basketbol şampiyonası ve elemeler dahil olmak üzere her milli takımı izleyen bir bünye olarak dün akşam gözlerimin şahitlik ettiği en oturmuş milli takımı izledim. bunun maç galibiyeti ile alakası falan yok , 2001 avrupa şampiyonası finalini izleyenler aslında fibanin yazılı olmayan kuralları ve ezilen takımlar ile ilgili ruh halini düşündüğünde ne demek isteyeceğimi anlayacaklardır. bu kadar sakin kalan ve herhangi bir şekilde tepki vermeyen bir takımı ve fiba baskısını 2005 avrupa şampiyonasında ispanya - hırvatistan maçını izleyenler hatırl

dumur

Resim
farklıdır, severiz vs de abartı olmadı mı biraz bu :) di mi güntekin! http://www.sporyazarlari.com/Futbol.aspx