Kayıtlar

Ekim, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Basketbol Ateşi Yandı Bi Kere!!

Resim
Uzun zamandir sabirsizlikla bekledigim NBA sezonu geçtiğimiz gün Kobe Bryant ve Lebron James'in birbirinden güzel performansları ile başladı.Bu yıla baktığımızda takımları daha dengeli ve kendi sahalarında daha dirençli olacakmış gibi görüyoruz.İlk bakışta Boston , Lakers , Cleveland,San Antonio en büyük favoriler gibi dursa da , doğudan Orlando belki Toronto batıdan da Portland ve Denver bu devleri zorlayacak güce sahipler. İzlediğim takımlar arasında göze hoş gelen oyunu Orlando Magic ve San Antonio Spurs'ün oynadığını gördüm.Magic'te yeni transferler takima iyi gelecek gibi görünüyor.Jason Williams guard pozisyonunda basketbolu bir yıllık aradan sonra özlemiş olacak ki ilk macinda gerek asistleri gerek zamanlamali sayilari ile beni cok eski yıllara , Sacramento yıllarına götürdü..Diğer yandan uğruna Hedo'yu gözden çıkardıkları isim Carter ise takıma ciddi skor gücü katmış ki daha bu takımda Rashad Lewis , Dwight Howard ve zaman zaman geçen yılki gibi oynarsa Jameer N

el sikko

Resim

Şehrin Perdesi Açıldı - KABARE

Resim
Tiyatrosuz geçen 4 aydan sonra sezonu İstanbul Şehir Tiyatrolarının geçen seneden bu yana devam eden oyunu KABARE oyunu ile açmış olduk. Oyunu ilk defa gittiğim Kağıthane Sadabad Sahnesinde izledim. Konu olarak; bir kabare aktirisi ve Amerikalı bir yazarın 1931 Berlin'in de geçen kısa aşkı çerçevesinde siyasal mesajlar vermeye çalışan bir oyun. Ama maalesef uyarlamadan dolayımı yoksa politik mesajlarının bol olmasından dolayımı çoğu zaman sıkan bir tarafı var. Klasik müzikaller arasında gösterilen Kabare 1972 yılında Lisa Minelli'nin başrolünde oynağı bir film olarak beyazperdeye aktarıldı. 10 dalda Oscar ödülü aldı. Şehir tiyarolarının uyarlaması çok başarılı değil. Oyun yaklaşık 2 saat 45 dakika sürüyor. Lisa Minelli'nin canlandırdığı Sally Bowles karakterini Senan Kara Tutumluer canlandırıyor. Oldukça güçlü bir sesi ve yorumu var ama maalesef orkestra canlı çalıyor olmasına rağmen ses düzeni oldukça kötü olduğu için birçok şarkının sözleri anlaşılmadı. Kabare'nin sun

Futbolcu Fabrikaları Yazı Dizisi

Resim
Sevgili okurlar ; Sizler için meoezcan ve bendenizin hazirlamis oldugu yazi dizisinin ilk kismina Ajax ile baslayacagim. Her futbol sevdalisi gibi bende Ajax'in ABN-AMRO seklinde yukaridan asagi yazili o ortasi kirmizi kenarlari beyaz formasi ile yaptigi mucadeleri severek izlerdim ekran basinda..Yetistirdigi jenerasyonlar ile Avrupa futbolu ve Hollanda milli takimina sayisiz katki yapmis bu büyük kulüp , diger kulüplere örnek olacak sekilde cok para harcamadan alt yapidan yetistirdikleri yildizlarla hem kendilerine gelir saglama adina , hem de futbolda basari adina bir cok is basarmistir. En belirgin olarak yetistirdigi 2 jenerasyon vardir son 15 yılda.. Yıl 24 Mayis 1995 Kalede 1970 dogumlu , o dönemlerde 1,97 boyu ile kalede dev gibi duran ve bir cok büyük klübün dikkatini cekmekte pek de zorlanmayacak bir dev ; Edwin van der Sar vardi. Savunmanin saginda ilerleyen yillarda cogu Ajax'li gibi kisa bir Milan macerasindan sonra uzun zaman boyunca Barcelona formasi giyerken izl

Hesap yeni açıldı

Resim
Tau Ceramica yıllarından sonra , bu ligde bu adam için ilk hesap daha yeni açıldı. Fenerbahçe the Ülker'e karşı herşeyi yaptı. Atamadığı yerlerde Tunçeri atsın diye göz hapsine aldı , attı, ribaund aldı, çaldı , asist yaptı ve kazandı. Bu senenin alamet-i farikası "Rakocevic" , haydi rastgele

girdap

Resim
azalan katkımın siyah beyaz nedeni malum denizli maçıyla maçladı; kimi övsek, rezil, kimi yersek yine rezil olduk söylediklerimizle. doğruyu bulmakta bu kadar zorlandığım günleri hatırlamıyorum. beşiktaşımın siyahla beyazını ayırt etmek imkansız şu an, ortamdaki gri tondan yükselen seslere kulak tıkayıp beklemek en doğrusu desem değil, bir şey söylesen taraflardan birine yamalanırsın, söylemesen içine attığınla kalırsın. başkana mı, adayına mı, yazarına, hocasına mı, topçusuna mı, nesine nereden başlamalı ki?

Shaq , Baby Shaq'a karşı !!!

Resim
Dün akşam uzun zamandır konuşulan sahne fotoğrafta görüldüğü üzere gerçekleşti. Avrupa semalarında Shaq benzeri etkileri senede 3-5 gün gösteren Sofoklis , asıl adam ile karşılaştı. Sofoklisin maç sonrası yorumunda dediği şey çok ilginçdi ; "Ben güçlüydüm fakat o güçlü", Shaq'da ilginç şeyler sarfetti ; " Bir büyük adamın yapabileceği gibi sadece smaç,jump - hook ve pick & roll yapabiliyor , olması gereken de bu" Sofoklis vs Shaq gerçekten ilginç ve uzun zaman sonra hatırlanacak bir deneyim.

Hadi bir daha!!!

Resim
O efsane 2004 olimpiyatlarında ABD'ye karşı oynadığı basketbolu kim unutabilirdi ki? Belki de bu basketbol onu Orlando,Detroit'te üst sınıf basketbol beklentisi içine sokmuş idi. Fakat geçen o yıllarda gerek bencilliğinin verdiği etkisizlik,gerekse ortalama oynadığı maçların pek rağbet görmemesi onun Jasikevicius sonra sı takım toparlayıcısı olarak Maccabi'ye milyon dolarlık bir kontrat yapmasına vesile oldu. Fakat hücumda paylaşmayı ve oynatmayı en çok seven avrupalı guard'ın üzerine Solomon, Bynum felaketini atlatamayan hem Maccabi'ye hem de Arroyo'ya bu anlaşma ve beklenti haksızlık idi. Nihayetinde istatistiksel anlamda gerçekten çok güçlü ve fakat başarı anlamında geçen vasat bir sezonun ardından, rota florida sahillerinde bir ateşli takıma yöneldi. Wade bu sene yardımcı olarak Arroyo'yu seçti, geçen yıl alınan fakat hiçbir şekilde faydalanamayan Smush'ın ardından bakalım bu sene neler yaşanacak. Jason Williams'ı bile arar olan bu takımda bakal

Küllerinden doğabilecek mi?

Resim
Henüz 17 yaşında iken Efes Pilsen ve milli takımda kendine forma şansı bulması, U-!7 finalinde Sırbistan'da Sırbistana'a karşı kendi jenerasyonunun en değerli oyuncusu olmayı hakede c ek kadar iyi bir oyun il e göz kamaştıran bir gelecek hayali, n ba seçmelerinde Atlanta Haw k s draftı, fakat sonrasında tepetaklak bir kariyer. Bir türlü beklenen sıçrayışın olmaması ve en sonunda İtalya'da tekrar küllerinden doğma hayali. Bu sene transfer olunan Avellino ile yapılan ilk lig maçında atılan 20 s a yı ile bir anda acaba tekrar kelimelerinin yükselmesi. Cenk A k yol, İbrahim Kutluay sonrası bu ülkede milli takım ve kariyer olarak en yüksek seviyeye ulaşacak skorer potansiyeline sahip iken kaybolan 3 yılın ardından bu sene eğer kendisini toparlar ise ve o 17-18 yaşında sergilediği y eteneklerine gelişen fiziğinin de etkisi ile gücü ve savunmasını eklediğinde sonuçları muhteşem olacaktır. Hadi bakalım bu sene Cenk Akyol için ya tam çıkış ya da Türkiye liglerinde o ynayan ikinci s

Acizlik Mazur Görülür de Rezillik Parayla Mı?

Resim
Dün akşam öncelikle Bosna Hersek'in hakettiği bir vizeyi cebine koyup Güney Afrika biletini aldigi bir mactan sonra , her T.C. vatandaşı gibi en azından Avrupa'nın kollektif futboldan en uzak milli takimlarindan biri olan Belcika'ya karsi galibiyet bekleyerek gectim ekran basina.. O Belcika ki bir onceki macinda Ermenistan macinda pozisyona giremeden 2 farkla maglup olmus , o Belcika ki bir cok oyuncusu buyuk takimlarda oynarken 3 pas ard arda yapamayacak kadar futboldan uzak , o Belcika ki sahasinda oynadigi milli macta tribunleri yarisindan fazlasi bos kalan ve kalan yarisinin da bir cogu Turkiye'yi destekleyen bir stadyumda mac yapiyor..Karsisinda ise milli duygulari kabarik bir milletin takimi Turkiye var..Ama ne Turkiye !!! Sanirim dun aksamki macta Almanya'da dogmus , orada buyumus ve futbolu orada ogrenmis olan , gururla takip ettigimiz ve oynadigi her milli macta gosterebildigi en iyi performansi ortaya koymus olan Hamit Altintop ve benim gozumde dunyanin C

Bir yıldızın TBL'e vedası

Resim
Chris Lofton geçen sene M.B.B.'ne transfer olduğunda NCAA takibi yapan herkes ne oluyor lan havasına girmişti. Herkes bu adamın yaşadığı hastalık olmasa Nba'de şampiyonluğa oynayan takımlarda 15-20 dakika ortalama ile keskin şutör boşluğunu dolduracak bir oyuncu olmasından emindi. Fakat yaşadığı hastalık ve iyileşme süreci bu üçlük makinesini Türkiye'ye hem de akdeniz sahiline doğru itmişti. Mersin'de yaşayan insanlar aslında ne kadar şanslı olduklarının farkında değillerdi, ama sene içinde yaptığı inanılmaz işler ile bir anda herkesin dönüp her maçta Mersin'in sayı istatistik lerine bakmasına sebep oldu. Geçen yıl yaptığı inanılmaz işler ilk önce Fenerbahçe karşısında attığı 47 ile tescillendi sonrasında attığı 61 ise herkesin bu adama olan saygısını ve hayranlığını bir kat daha arttırmaya yetti. Transfer sezonunda Fenerbahçe ile adı geçerken Greer tercihi ile bu mevzubahis kapanmış oldu. Euro Basket 2009 öncesinde milli takımda oynayacak haberleri bir çok insana

Stevan Jovetic

Resim
Bu adam geçen haftasonlarında izlediğim İtalya ligi özetlerinde çıktı ilk karşıma. Milan Baros'un Liverpool'daki ilk yılında oynadığı futbol gibi, her pozisyondan o çıkıyordu, vuruyordu, pas veriyordu saçlarını zıplatıp zıplatıp sempatikliğini sergiliyordu. Jovetic 16 yaşında Partizan takımında kendini sağa sola göstermiş Karadağ kökenli bir forvet. 18 yaşına geldiğinde ligde,kupada,ıvır zıvırda 19 gol atınca Fiorentina 8 milyon avro'ya (dikkati çekmek lazım Tabata'dan daha ucuz bir fiyata) "jo - jo" yu kadrosuna kattı. Geçen sene pek birşeyler yapamayan "jo-jo" özellikle Gilardino'nun yüksek formunun da etkisi ile sadece 2 golü atabilmişti. Bu sene ise Mutu sakatlandı, Gilardino cezalı idi derken birden 6 gole ulaşarak sezonda şu ana kadar en fazla dikkat çeken forvet oyunculardan biri oldu. Bu sene ne yapar ne eder bilemeyiz ama jo-jo sezon sonunda astronomik bir rakama özellikle kadro yapısı itibari ile Milan'a giderse hiç ama hiç şaşırma

Tekrar Hoşgeldin:))

Resim
Burada Beşiktaş sever arkadaşlar var iken bir Galatasaray taraftarı olarak benim burada bunu yazmam biraz garip kaçabilir ama futbol sevgisi bu. Madida Beşiktaş takımının zamanında bütün taraftarlarca sevilen men in black serisinin 2.filmi idi. Malumunuz bu serinin sonunu da Pascal oluşturdu. Bülent Uygun gibi bir antipatik karakter üzerine de Türkiye'ye deneysel bir çalışma ile Ertuğral'ın yanında antrenör olarak görev yapacak olması, Sivasspor'un o kötü imajından iyiye doğru gittiğinin kanıtıdır. Hem Ertuğral'a hem de Madida'ya hoşgeldin diyoruz. Ligimizin rengi güzelleşti.

ayakta izleyen kalmasın

Resim
Nba yönetimi malumunuz her sene saçma sapan kurallar ile sezon başı tartışılmayı ve adından uzunca bahsedilmesini pek sever. Bu sene Nba yönetimi çok acayip bir kuralın altına imza atmış bulunmakta. Bu sene takımların kenar oyuncuları hiçbir şekilde ayakta maçı izleyemeyecek , bu olayların tekrarlanması ile de teknik faul falan çalınabilecek. Kuralın uygulanma sebebine gelince binlerce dolara satılan ön koltuklarda oturan kişilerin rahat maç izleyememesi imiş. Arkadaş tamam kapitalizm Abd'nin dünyaya salgıladığı en önemli düzen,düzdüren sistemi de,bu oyunun içine bu kadar ama bu kadar sokulmasına ne gerek vardı. Zaten takım düzenlerinde ekonomik dengesizlikler ve benzeri uygulamalar yeterince mevcut ama benche kadar girmesi gerçekten kabul edilemez. Şimdi ne olacak Tyrus Thomas smaç vurduğunda müzmin Chicago yedekleri nasıl tepki gösterecek, Lebron'dan ibaret Cleveland takımındaki yedekler zaten takıma katkı veremez iken şimdi havluları ve tepkileri ile destek olamayacak mı?

There is no place,like home

Resim
bülbül ne ötersin ,yuvan mı yoktur... ev,yuva,home adına kim hangi dilde seslenirse aynı anlama gelir. Ait olduğun,gittiğin zaman sana kapıyı açmak zorunda oldukları yer. Sarı sıcak ışıkları uzaktan gözüken,sizi içine sevgiyle hapseden,gönüllü mahkumiyetlerin adresimi ev dediğimiz. bizim gibi , hayatı arayan,sevgiyi özleyenlerin aradığı ama hep bulamadığı yegane yerin adıdır ev. Hayata karşı savunmasızken kanatlarımızı açmış kartal gibi uçarken,hep aynı yöne uçarız. Çünkü biliriz ki ne hayat ne de ölüm ,içimizdekini dindirmez. Yaşarken ölmek,ölürken yaşamak isteyenlerin hep sılasıdır , uzaktaki o güzel sarı ışık. Çünkü orda Anne vardır, sevgi,ışık, hayata dair , yaşamaya dair güzel olan ne varsa hep ordadır. Uyurken, ayaktayken , sevişirken, savaşırken hep o özlem vardır içimizde. Işığa aşık pervaneler misali ölümü ararken hayatın içinde , bu durmadan kanayan ,çoğalan yaralara bir yenisini eklerken , hakikat,aşk peşinde koşarken, düşünmenin ağırlığında ezilirken , her şey boş ve anlams

1 ekim 2009 galatasaray sturm graz maçı

Malumunuz seneye her maçta 3-4 atarak başlarsanız, akbaba özentisi yorumculara pek ekmek çıkmaz Türkiye'de. Galatasaray öyle başladı ya ne yapsın yorumcular bir yerden vurmaları lazımdı eleştirmek için bişeyler çıkmalıydı Galatasaray'dan. Önce sisteme çok takıntılı dendi , sonrasında ekmek çıktı herkese. Ligin namağlup takımını Galatasaray yenemeyince ortalık toz duman oldu, bir de Fb kazanıp 7'de 7 yapınca aman allahım, vur galatasarayın beline kazmayı,Rijkaard'ın kafası yarılsın. Galatasaray yetmezmiş gibi gitti bir de Strum Graz takımı ile berabere kaldı ki bu takım bitti artık. Sezonu erken açtı artık düşüş başladı zor toparlanır diyenleri duydum , gördüm ben televizyonda. Rijkaard sistemi değiştirmiyor , çok takıntılı olmaz böyle diyenleri de gördüm. Bu Galatasaray artık çok fazla gol yer, gol atmayı da beceremiyor 2 maçtır bir kaç haftada çok kötü bir süreç içine girer diyenleri de. Benim izlediğim ya futbol değildi dün akşam ya da bu adamlar ciddi anlamda kan kok