Kayıtlar

Ocak, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

yetmez (nokta)

Resim

Hayaller, Kırıklıklar, Şehir....

Resim
Zor geçen bir haftadan sonra haftasonum biraz daha keyifli olabilir belki diye düşünürken; Cuma akşamı öyle olmayacağını anlayarak eve geldim. Bütün bir yıl boyunca arkasında durarak savunduğum ve güvendiğim birkaç kişinin aslında güvenilmez olduklarını anlamam biraz travma etkisi yaratmadı değil. Üstünede birkaç kişi birden ben sana demiştim dediğinde aptallığımı tescillemiş oldum aslında. Tüm bu hissedilenlerle birlikte kendimi uykuya bırakmaya çalıştım ama olmadı. Bütün bir Cumartesi ve Pazar gününün bu saatine kadar kendimi bir boşluğa bıraktım. Hiçbişey düşünmek istemedim. Ne yapacağımı, nasıl davranmam gerektiğini, bilmiyorum. Aslında hiçbişey yapmak istemediğime karar verdim sanırım. Ne olacaksa olsun demek ve hiçbişey düşünmek istemiyorum galiba. Geçen bir yılı sürekli kontrollü davranmaya, sakin olmaya, tüm yapılanlara göz yummaya çalışarak geçirdiğimden sanırım, şu an bu satırları yazarken yapmam gerekenin hiçbişey yapmamak olduğuna artık kesinlikle eminim. Tüm bunları ya

daddy cool

güzel adama güzel şarkı! içimden geldi.

..

Resim
galibiyetle mağlubiyet arasındaki ince kırmızı çizgi .. bu akşamki 3 puanı istemek mi daha beşiktaşlı yapar, isterken boğazın düğümlenmesi mi? bir maçtan alınan 3 puanla, yeni bir aya yeni bir umutla uyanabilmek arasındayım!

borç kapandı!

Resim
Demirören, “ verdiğim parayı geri alacağım.. Bu para benim çocuklarımın parası ” diyor...Demirören, seçilmezse parasını ertesi günü istiyor... Seçilsin ya da seçilmesin kimin kime borcu var noktasında anlaşamayacağımıza göre... Demirören bu paraları nasıl harcadı? Futbolcu alırken... O zaman... Tabata: 8 milyon Euro: 11.2 milyon dolar Zapatocny: 4.5 milyon Euro: 6.3 milyon dolar Delgado: 7.7 milyon dolar Schildenfeld: 2 milyon Euro: 2.8 milyon dolar Toplam 28 milyon dolar eder... Bonservisleriyle Demirören alsın bu 4 futbolcuyu... İster evinin bahçesinde çocuklarıyla oynatsın, ister satsın... 40-28=12 milyon dolar kalıyor geriye... Sayesinde Del Bosque ’ye ödenen para da 12 milyon dolar... Hesap kapanmış olur ... nilay yılmaz / 28 Ocak Perşembe 2010  @ milliyet

Şakir ECZACIBAŞI'nın Ardından...

Resim
Söyleyecek çok da fazla bişey yok ardından... Kültüre, sanata ve İstanbul'a bu kadar gönülden bağlı bir kişi daha var mıdır ya da İKSV artık eski İKSV olabilecekmidir bilinmez. Ama iyiki onun yaşadığı bir İstanbul da genç olabilmiş ve festival nedir nasıl olur öğrenmişim. Kişisel tarihim için büyük kayıp ve üzüntü nedenidir. Başımız sağolsun...

Bir Larry Brown Klasiği

Resim
Takımızında herşey kötü gidiyor.. Bir türlü maç kazanamıyorsunuz. Kadro istikrarınız yok. Maç kaybetmek en büyük alışkanlığınız olmus ve play-off'un ucundan bile geçmiyorsunuz.. ! Böyle bir durumdayken en önemli kurtuluş reçetelerinden biri olsa gerek Larry.. Indiana - Philadelphia - Detroit ve şimdi Charlotte.. Başına geçtiği takımlara özellikle Detroit ve Charlotte olmak üzere ligin en iyi savunmasını yaptırmasıyla yepyeni kimlikler kazandırdı. Detroit efsanesi anlatmaya pek gerek yok. Nitekim Larry Brown'un gelmesi ile başlayıp, 2004 sampiyonlugu ile tavan yapıp Larry Brown gittikten sonra çökmeye başlayan Detroit Pistons'ı yaratan adamdı. Şimdi ise en önemli özellikleri savunma yapmak olmayan oyuncular ile ligin en iyi savunma takımını yaratıı. Yani Charlotte Bobcats 'i.. Raymond Felton, Stephen Jackson, Gerald Wallace, Boris Diaw ve şu sıralara sakat olan Tyson Chandler.. Larry Brown da bu oyuncuların profiline baktığında bol skor üretemeyeceklerini anlamış olsa g

mr fourth quarter

Resim
Hedo sezon başında Toronto'ya transfer olduğunda ben elbette bu yeni Avrupa denemesi üzerinden kurulan oluşum için çok önemli bir saha içi liderine sahip olabileceği düşüncesine kapılmışdım. Sezon başından beri 8-15 arası sayı ve 5 li rebound ve asist sayıları ile 11 milyon doların hakkını vermediği açıkça belliydii. Bu sabaha karşı yine bu sıradan performanslarından birini sergilerken, son saniyelerde tüm sorumluluk bana ait diyerek Orlando yıllarından kalan bir son top kullanma özverisi ile Toronto'nun pazar günleri galip gelme ritüeline katkıda bulundu. Hedo sezon başından beri yaşadığı sıkıntılı form grafiğini belki bu maçta yaşadığı güven ile daha üst seviyeye çıkaracaktır, lakin son bir kaç yıldır genelde form düşüklüğünü all star sonrası 10-15 maç olarak belirleyen Hedo, bu sene bu garabeti tersine çevirerek daha üst seviyede bir performans göstererek en azından, beni geçtim uğruna feda edilen o milyon dolarlık kontratın bir nebze olsun hakkını verecektir. Bu arada geçe

stay with us harry

Resim
bugün gazetelerde çıkan haberlere istinaden bir çok blogda başlatılan kampanyaya benimde destek vermemem olmazdı. Daddy Cool bugün çıkan haberlere göre Gs takımının 8. yabancı kontenjanından Giovanni Dos Santos uğruna feda edilecekti. Gerçi daha sonra başkan Polat farklı şeyler söyledi ama her ihtimale karşı ; Stay with us Harry ...... Harry Kewelll Gs takımının en önemli unsurudur şu anda, aman diyim kendisi hakkında gidici düşüncelerine kapılanlara. Bu her kim olursa olsun tepkimiz fena olacaktır ey Gs yönetimi ve Daddy Cool bizimle kalacaktır! sakın ola gönderilmesini geçtim , düşüncesi bile hiç bir dimağa düşmesin. Kısacası Daddy Cool giderse olmayan çocuğumu kesmeye bende razıyım.....

profesyonel

Resim
ne yalan söyleyeyim kod adı kongo dan sonra ilaç gibi, birebir geldi bünyeye. az uyku çok iş periyodunda sırılsıklam ıslanışımı da, uykusuzluğumu da bir kenara koydurdu, çıkışta sabaha kadar çalışacak olsam da bir an bile pişmanlığı hissetmedim bünyede. 4 kişilik kadrosuna rağmen aslında iki kişilik dev bir kadrodan ibaret oyuncuları; emekli polis luca bülent emin yarar ve teodore yetkin dikinciler. "birgün tandığınız bir adam, bütün geçmişinizi değiştirebilir mi? benim kadar şanslıysanız evet!" diye başlıyor söze tea. 40 yaşına kadar sadece 2 kitabı yayınlanmış bir yayınevi müdürüyken önünde önce 4 adet ismini bile bilmediği kitabını, ardından bütün geçmişini; babasının hediye ettiği saatten, oyuncak köpeğine ve hatta annesinin gönderdiği ve hiç okuyamadığı mektupları dahil  önünde buluveriyor. kendisini  yirmi yıla yakın süredir gizlice her nefesinde takip etmiş bir polis memuruyla iki saate yakın, komik ve kahkahalar eşliğinde başlayan görüşmeleri, giderek özlemle, hüsran

pazar bulmacası

Resim
land roverın zorlu koşullarla nasıl da baş ettiğini gösteriyor değil mi? hoş. ama asıl ilginci sağ alttaki bobo-aldonin mücadelesindeki 6 fark? ben 5 tane bulabildim altta kırmızıyla işaretli. 6. olarak bobonun sol ayağının üstündeki U harfi kabul görebilir mi emin değilim! 6. yı bulana öpücük veriyorum akşama:) not: büyük hali için üstteki resme tıklayın.

şans, totem ve anka kuşu

Resim
dikkat: bu yazı çok gereksiz bir yazıdır! herşeye rağmen öncelikle sıcacık yatağından kalkıp sabahın 07:20 sinde o frıtınalı havada gelen ve nöbeti devralan meoezcan a teşekkürler. birincil şansımdır kendisi. sınavı kazanırsam en büyük kıyaklardan birini yapıcam kendisine, unutmazsam; ki genelde unuturum, vefa olgusu pek içli dışlı olduğum bir kavram değildir, bilindiği üzre, hem bekofis göttür:). ikincisi tabi ki suborusu nun da dediği gibi sınava uykusuz olarak girmem; her şeyi tastamam, kahvaltı yapılmış cillop gibi, idraki açık bir benin beceremeyeceğini çok iyi biliyor, durumu açıkladığımda ilk tepkisinin bu oluşu da güzeldi. üçüncü sıraya 07:25 de maslakda tipiyle başbaşa kalışım ve bir kardan adam olarak iettnin sıcak kollarına kendimi bırakışım yerleşti. tüm soğuğa rağmen eve varır varmaz traş takımlarını toparlayıp soluğu banyoda aldıktan sonra, ikinci jilet darbesinde elektriklerin kesilmesi de 4. sıradaki yerini hakediyor. 9 günlük sakalı bir elimde el feneri, bir elimde

Her Yerde Kar Var

Resim
Uzun bekleyişten sonra İstanbul'a beklenen kar geldi. Sabah işe gelmek için Boğaziçi köprüsünü geçerken fırtına aracı sarsarak gücünü hissettirdi. Kar yağışı sabah itibari ile etkisini artırarak devam ediyor. Bu soğuk ama seyir keyfi yüksek havada yapılacak en keyifli aktivite evde battaniye altında şahane bir film, bilumum sıcak içecekler ve bol mısır patlağı keyfi sanıyorum. Her ne kadar Ankara da devam eden Tekel işçilerinin grevi, sokaklarda ki binlerce evsiz insanın durumu akla geldikçe içimizde ince sızı gücünü arttırsada ender olarak yaşadığımız karın keyfini çıkarmaya çalışalım. Hatta çıkalım kartopu oynayalım, kardan adam yapalım, çok üşüyüp sıcacık salep içerek ısınalım. Kısacası birkaç saatliğinede olsa çocuklar gibi şen olalım...

63 TL

Resim
kafa kağıdı kaybetmenin TC sınırları içindeki cezası. dün nüfus cüzdanımı yenilerken yemiş bulunduğum cezadır ayrıca. gördüğüm muamele de cabası. banko görevlisine doğru ilerlerken hemen önündeki yazıda gördüm önce, inanmak istemedim tabi. biraz laf kalabalığıyla ne olup bittiğini tam aldım görevliden; çok ciddiydi ceza konusunda. eskisine de epeydir ulaşamadığımdam s.s lazio kabul ettik cezayı. yenisine bir başka gözle bakıyorum şimdi. görevlinin bütün sülale bilgilerimi istemesi de lise yıllarımda sözlü havasına götürdü beni, tabi salondaki sıra bekleyenlerin gülüşmelerini saymazsak; teyze var mı; yok, peki hala; 3 tane, isimleri? bıdı bıdı.. deden yaşıyo mu?.. diye devam eden sorulara başı dik bir şekilde cevap verdim elbet ( bu arada ismini hatırlayamadığım minik kuzenler de olmadı değil tabi, özür:). sabah ismi lazım değil bir devlet kurumuyla telefonda girdiğim ağız dalaşından ve alamadığım randevudan sıyrılarak gitmiştim, üstüne muamele bu olunca kafamdaki devlet dairesi fotoğr

sherlock holmes

Resim
sahnede downey jr ve jude law olunca, koltukta da guy ritchie oturmaktaysa izlemenin kesinlikle keyif vereceği bir performansın aksini düşünmek çarpılma nedenidir sanırım. tüm uykusuzluğuma rağmen - ki film sonrası düşüncelerdir :) - ilk anından itibaren sanki 3D yle çekilmiş gibi içinde buldum kendimi. velhasıl mutlu ve mesut bir şekilde görevimin başında olmamın, insanlığın ihtiyaçlarına ve aydınlatılmasına problemsiz katkıda bulunmamın tek gecelik de olsa güzel bir sebebidir. (anlayanlar parmak kaldırsın:) senaryo kısmına girmeye sanırım gerek yok, bildiğimiz sherlock işte; ödüllük perfomansları, ve seyir zevkini ayrı tutmak lazım, bu konuda ilk tacı downey JR golden globe dan aldı zaten. sherloca dönecek olursak; kendisinin özelliklerinin, pek tabi insan sarraflığının akıcılığı muhteşem; her ne kadar bu özelliğin mekanik işleyişi bazı yakınlarını rahatsız etse de, kendisinin zayıf düştüğü kişiler karşısındaki aciz durumu, bu özelliğin duyguya yer bırakmadığını gösteriyor. aklıma n

hrant bir haymatlos

faili meçhul cinayetler ile dolu güzel ve yalnız ülkemde mesih katilin 30 yıl sonra hapisten çıktığı günün akabinde , kimseye yaranamayan haymatlos olmaya yaklaşan bu adamın 3 yıldır kim,neden öldürdü, ne bir fikir , ne bir yorum ne de umuda doğru bir gelişme var. Memleketimde ki sorun aslında kim vurduya gidenlerin sadece mumlar yakılarak,türküler söylenerek ve gece 12:00 de dağılarak hatırlanması veya o duygular ile yılda bir kez akıllara gelmesi. Hrant'da bu melun rutinden nasibini almakta. Bundan 4-5 ay önce mahkemede yaşanılanları sayfalarında,yazılarında konu etmeyenler dün agosun önünde çığırtkanlık yaparken ve Hrant'a yapılanlar diye timsah gözyaşlarını dökerken, memleketimde utanmaktan öte , bunaldım. Her şeye rağmen , yapılanları unutmadım ve unutmamaya devam edeceğim. Gerek Arat, gerekse Rakel ne kadar bağırsa da sadece ölüm tarihinde kulak vermekten ziyade , acaba her gün yaşadıklarına dair empati kurmaya ne zaman başlayacağız. Tıpkı Güldal Mumcu'yu sadece ölüme

hükmen mağlup

Resim
foto goal.com un beşiktaş adı altındaki bilgilerindeki klasik 11 i. beklerin ekrem dağ, toraman oluşu kadroyu oluşturanın tercihidir sanırım, ben olsam ismaili koyardım. sakat holoskoyu koyup, demirbaş üzülmezi es geçmesi de ilginç! ayrıca 7 yabancılı onbirle mustafa denizliye bir gönderme de yapılmış olabilir :)

baykal vs tayyip

İstanbul-2010 Kültür Başkenti - Ankara-2010 Sefaletin Başkenti

Resim
2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti için yazmak ve paylaşmak istediğim o kadar çok cümle varki aslında ama bunu bu sakin pazar gününde yaparak içimi daha fazla karartmak istemiyorum. Dün gece İstanbul da milyon dolarlık havai fişekler patlatılırken ve havai fişeklerin alındığı Fransız şirket bir kez daha ihya edilirken, binlerce Tekel işçisi ölümü göze alarak haklarını arıyorlardı ve maalesef birçok haber kanalı, ana haber bülteni bunu çok sıradan bir haber olarak görüp kısaca paylaştılar. Bize düşen bu direnişe destek vermek...

kültür başkenti ve stad-ı olimpiyat

Resim
7 tepeli şehrimin 7 yerinde dün akşam başladı kutlamalar, ne mutlu. mercan dedeli sultanahmet meydanı tv ekranından bile büyüleyici görünmekteydi ki, kanlı canlı yaşayanlara ne mutlu. bir yanda ihtişam gösterilerine göz gezdirirken, genelde trt ekranındaki kerameti necip veoynamasa da ferrari olan takımımı izledim. bir yanda şehrin coşkusu gözlerimin önündeyken, diğer yandaki terkedilmiş yanının sırıtmışlığı sadece benim gözümde mi çarpıntıya sebep oldu acaba? yoksa dün akşamki görkem, adı türkiye olan bir kupanın maçına da yansıtılabilir miydi? namı sınırları taşan o şerefli stadyumda, üstelik belediyenin düzenlediği bir organizasyonlar yumağı gecesinde ve belediyenin takımıyla yapılabilecek bir sekkizinci etkinliğe kim ne diye diyebilirdi, hayran olmaktan başka seçeneği olur muydu?

yahşi batı

Resim
öncelikle funny people filmi postundaki selamı geri alıyorum, alıyorum demiyeyim de, tek kişilik sahne performanslarına, her şey çok güzel olacak'lara gönderiyorum. yahşi batıya göndermediğim anlaşılsın nihayetinde. türkler amerikada tadındaki filmi tamamen yerden yere vurmak değil niyetim aslında. sonuçta her zaman alıcısı olan bir üründür cmylmz ve kendisinin yapmak istediği de bunu hüneriyle birleştirip sunmaktır zaten. beklenene cevap vermeyişinin en önemli nedeni de yine kendisinin çok yukarılara çektiği çıta seviyesindendir malum. biraz da filmin izlendiği andaki psikolojinin etkisi yok değil; çok yoğun, gergin geçmiş bir iş gününden sonra kendinize gelmeden izlemeyin derim. zira ilk izleyişim böyle bir güne denk gelmekte, söz vermiş olmanın zorunluluğuyla 2. defa gidişim ise ilkindeki "bu mudur yani?" havasını neredeyse aldı götürdü.  ben yine de filmin en baştaki tarihi eser sunumunda muhabbet eden 4 karakter arasında geçmesini isterdim. bir de caste göz atalım;

black betty

Cemal SÜREYA

Resim
Cemal Süreya'nın aramızdan ayrılışının 20. Yılı Anısına SEVGİLİM BEN ŞİMDİ Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz "Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz". Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere O gülün yüzü gülmüyor sensiz O köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı Hepten hüzünlü bu günlerde Gür ve çoşkun bir günışığı dadanmış pencereye Masada tabaklar neşesiz Koridor ıssız Banyoda havlular yalnız Mutfak dersen - derbeder ve pis Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş Vantilatör soluksuz Halılar tozlu Giysilerim gardropda ve şurda burda Memo'nun oyuncak sepeti uykularda Mavi gece lambası hevessiz Kapı diyor ki açın beni kapayın beni Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi Radyo desen sessiz Tabure sandalyalardan çekiniyor Küçük oda karanlık ve ıssız Her şey seni bekliyor her şey gelmeni İçeri gir

sezer badur

Resim
bir sercandır devam ediyor. binbir türlü denklemler yazılıp çiziliyor. batuhan gidiyor, serdar sağdan yardırıyor(rüyaymış meğer:), uğur inceman döktürüyor(rüyada bile şaşırtıcı:). en çok üzüldüğüm transfer haberidir sezerin trabzonla anlaştığını duymak. denizlinin vazgeçilmezi 4-3-3 ün orta üçlüsüne ernst ve finkle beraber taş etkisi yapabilecek bir hamleydi; tavşancı mustafadan, özellikle tanıdığı, manisaya aldırmış olmasından mütevellit ümitvar olduğum bir haberdi. ara transferin ilk günlerinde bir sabah henüz web e girememişken, afyonum ne zaman patlar diye düşünürken meoezcanın sezer badur la başlayan cümlesiyle işte güzel bir gün demiştim kendi kendime, olmadı. malum trabzon haberini vermesiyle şenol güneşe olan saygımda bir sarsılma olmasa da iş bilirliğine kızmadım değil; hele iki santraforunu göndermek istediği, yerlerine batuhan ve nondayı istediği haberlerini duydukça, şu güzelim oyunun bazen ne kadar basit olabildiğine de şaşırmamadan  edemedim doğrusu. netice itibariyle gü

he was funny

Resim
gösterime girdiğinde ismiyle, oyuncusuyla gülmek için birebir hissi uyandırmış olması benim hatam olmamalı sanırım. izlemeye başladıktan birkaç on dakika sonra ise "komedyenin dramı" ya da "palyaçonun gözyaşları" yla başbaşa kaldığımı hissetmiş olsam da, reign over me nin hatıralarının vurmasıyla pek de şaşkınlık yaşamadan devam edebildim kalan büyük kısmını izlemeye. gözüme en çok batan kısım ıra rolündeki seth rogenin gerçekten filmdeki gibi sandlerın takipçisi olduğu, aynı rollerin farklı yansımalarıyla mesleklerinde de yaşandığıydı, yakınlarım değiller elbet; filmlerinin, popülerliklerinin sınırlarını baz alarak yapılnış bir uzaktan yorum benimkisi. filme dönelim diyeceğim ama filmden öte adam sandlerdeki gerçek çöküş, oyunculuk anlamında değil ama, komediden drama geçiş anlamında hep kafama takılıyor. neyse. hastalık nedeniyle boşvermiş bir komedyenin metin yazarı olarak çalıştırdığı ıra nın hikayesine, hastalığın da vermiş olduğu pişmanlık, vicdan gibi duygu

soul kitchen

Resim
01/01/2010 itibari ile koskocaman bir boş günde uzun zamandır yapamadığım eylemi gerçekleştirmek üzere kendi kendime verdiğim sözleri tutmayı başardım. 1 gün içerisinde 3 sinema filmi izleyerek hem uzun zamandır yapmak istdiğimi eylemi gerçekleştirdim hem de yazacak birşeyler biriktirdim. Bu sinema gözleminde ilk değerlendirme bir Fatih Akın filmi olan "Soul Kitchen" ile başlamakta. Fatih Akın yıllar boyunca takip etmekten keyi f aldığım, temmuzda , solino , duvara karşı derken Avrupa sineması için ciddi anlamda katma değer olduğunu ispatlayan ve her festivalde bir şekilde bulunmasından keyif alınan önemli bir adam. Soul Kitchen'da bu önemli adamın son denemesi. Soul Kitchen'da Fatih Akın oyunculuk anlamında tutuculuk yapmaya devam ederek, Moritz abi ile yunan aktör Adam abiyi tekrarında bir araya getirmiş, Birol abim gayet kendine özgü tavırlarıyla tekrar harikalar yaratan adam kıvamında. Bu oyunculuk anlamında tutuculuk iyi midir, kötü müdür bilemem ama nedense