Kayıtlar

2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

başlangıç

Resim
Yenilik iyidir, direnmeden alışmak en kilit noktasıdır bence. Şimdi fm nin başında iki hoca var, yakın valencia. Tazele hocam:)) Published with Blogger-droid v2.0.2

hayat gezince güzel: Kamikaze Olmak

hayat gezince güzel: Kamikaze Olmak : Kamikaze, japon Halk dilinde kutsal rüzgar anlamına gelmektedir.2. dünya savaşında Japonya mağlubiyetten kurtulmak için çok fedakarlık g...

rainymood

Resim
en çok ölümün çalışmaktan ötürü olduğunu okumuştum sikimsonik bir gazetede. bu yüzden ölürsem cesedimi işkurun yakınına gömün. tek tesellim kısa uyku vaktini iyi değerlendirmek için yataktayken arka fondaki sonsuz rainymood .şansımdan mıdır nedir, yine saat 11 yönünde benzer bir arkadaş oturmakta. iş yerimin bana ayırdığı marmelatlı pazar ikramını sallama çayımla yudumlarken tadını çıkarmaya çalışıyorum günün, fena da değil aslında. üzerimde bir rahatlık var, hani real maçına çıkmış barca gibiyim, geriyede düşsem paniklemiyorum (aramıza mesafe koyduğum futboldan arasıra bahsetmekte fayda var). uykum var, bi de yıl olmuş 2012 ticket diye bişi var hala.

paradise

Resim
hep pazar şarkısı olacak değil ya, bu da bir cumartesi akşamı şarkısı olsun. yoğunluktan durgunluğa giden mesai saatlerinin türk kahvesi kokuları ve boşları dolan etrafımda. saat 11 yönünde saçlarını uzatsa esat kıratlıoğlunun gençliği kadar güzel saçlara sahip mesaidaşın her çalışında gözlerini parıldatan bu şarkı, dinleyelim.

ÖLÜM KADAR YAKIN

Uzun yıllar gerçekten yakınımda olan birini kaybetmemiştim. Acaba kitaplardaki,filmlerdeki, gazetelerdeki gibi midir sevdiğini kaybetmek? bilemedim hiç,düşünemedim. Kriz geçirebilirim,göz yaşına boğulabilirim, donup kalabilirim. Ama ilk kez yaşadığında ölümü yanıbaşında, bir daha düşünmek istemezsin. Dün sana dokunan elleri gasilhanede yıkanırken görmek, hele ki en kötüsü yılardır ,ha bugün ha yarın diyerek sarılmayı ertelediğin,didişmekten sevişmeye vakit bulamadığının uçmasıdır. Nereye gidiyosun? Nerdesin? Beni görüyor musun yoksa kontağı mı kapadın. Sen de bana zaman ayırıyor musunuz hala, ellerini uzatıyorsun ama yetişemiyor musun bana? Anlat bana ölümü eğer hala yaşıyorsan. Daha dün konuşmuştuk halbuki,gerçektik sen benim için.Şimdi yalan mısın,hayal mi yoksa toprağammı karıştın... www.emirergin.blogspot.com

TAPANİ

Resim
Kasım ayının bugünlerinde otobüs terminalleri yine ''en büyük asker bizim asker''sesleri ile çınlamaya başladı,dışarılarda konvoylar,gururlu askerler son bir haftadır herakşam denk geliyor.İstanbul da sadece konvoylara denk gelirken memleketim Karşıyaka'dan da sürekli Face üzerinden asker eğlencesi videoları kesintisiz sayfama düşüyor.Karşıyaka'da özellikle göçmen mahallelerinde asker eğlencelerinin düğün gibi sünnet gibi çalgılı organizasyonlarla yapılması, bu videoların paylaşılması beni en çok ''Tapanileri'' -canlı olmasada- dinleyebildiğim için mutlu ediyor. Tapani dediğimiz olay göçmen düğünlerinde davul,solo trampet,saksafon,klarnet,trombet gibi enstrumanlardan oluşam orkestradır.Bu orkestra eski halk şarkılarını,güncel pop şarkılarını ve yöresel oyunlarımızı(oro) çalıp söyleyerek hem ruhumuzu besliyor hemde aidiyetimizi temsil ediyor desem abartmış olmam.Kıymeti çoktur bu adamların.Göçmenim diyen bir insan için düğününde,sünnetin

Yugovik İroni

Resim
Milenyuma 9 kala cadı kazanı kaynamaktan sıkılmış,taşmış bir hale gelmişti.Halklar mozaiği, bratstvo i jedinstvo(birlik ve kardeşlik) ilkesi üzerine kurulu Yugoslavya'da artık ne pesniler ne sevdalinkalar söylenir olmuştu,nede omuz omuza şen şakrak oro yada kololar oynanır olmuştu.Camdan küreye Tito'dan sonra üfleyecek nefes kalmamıştı.O nefes artık kanlı tarihi! hikaylere( antik dönemde bile duyanları ha siktir len,yalancıyı...! dedirtecek şekildeki hikayelerdi bunlar),öldürmek için coşkulu nutuklara hizmet etmeye başlamıştı.Yaşı tutanların canlı yayında pazar yerine atılan havan toplarını,toplu katliamları izlediğinden dolayı kısa kesiyorum bu kısmı.Bu olaylar sonucunda Yugoslavya dağıldı,bitti,gitti,tarihin tozlu sayfalarına girdi vb.Kimi tarihçiler için ise tarih sayfalarına bile giremeyecek kadar kısa yaşadı o yüzden tarihi değeri yok(sizi okutan hocalar kimse adresini verin yüz yüze görüşelim) Tarihi değeri olmayan Yugoslavya'ya amatör bir tarihçi olarak benim baktığı

KÜÇÜKTÜM UFACIKTIM ZAMANLARINDAN

Resim
Eski Zamanlarda Mahalle Maçı Kuralları ►Üç korner Bir penaltıydı ►En iyi oynayan iki kişi aynı takı mda yer alamazdı ►Maçlar minyatür kalede oynanıyorsa, penaltı boş kaleye ters şekilde topukla vurulurdu. ►Abanma ve burun vurmak yoktu, vurulursa eleştirilip küfür edilirdi. ► Maçların hayali kale direkleri arası adım ile sayılır, olmaları gereken yerler iki taş ile işaretlenirdi. ►Anne-baba çağırınca maç biterdi. ►Topu patlatan parasını öderdi ►Takımlar kurulurken ilk oyuncuyu seçme hakkı, adım almayı iyi bilenindi. ►Kaleci topu 3 kere sektirirse rakibe Açılsana 3 kere sektirdim derdi rakip açılırdı. ►Top insanın pek münasip olmayan bir tarafına gelirse işetilirdi ►Penaltılarda kaleci değiştirilirse 2 penaltı atılırdı. Eğer ilk penaltı gol olursa ikincisi atılmazdı. ►Frikiklerde baraj mesafesi, frikiği kullanacak olan kişinin kocaman 3 adım atmasıyla belirlenirdi. ►Top, oyun alanı içerisindeki herhangi bir arabanın altına kaçarsa büyük bir şevkle arabanın altına yatılıp top alınırdı. To

YENİLDİN AMA EZİLMEDİN BOSNA

Resim
14.11.1987'de 8-0 yenildiğimiz İngiltere maçını siyah beyaz ITT Schaub Lorenz televizyonumuzda babamla beraber izlemiştik.Milli aidiyetin henüz oturmadığı ama dini aidiyetin gayet iliklerimi işlediği 5 yaşımdaki ben için hayatımdaki ilk kara gece diyebilirim.Bilmem hatırlar mısınız ama o zamanlar İzmir'de neredeyse her akşam elektrikler kesilirdi.Mum ışığında duvara aks eden gölgeler beni o kadar korkuturduki feryad figan ağlardım.Annem veya babam hemen beni kucağına alıp pış pışlarken ailenin geri kalanları ''sordum sarı çiçeğe'' ilahisini söylemeye başlardı.Kadri korkmasın,ağlamasın diye gölgelerden dikkatimi sarı çiçeğin hikayesi çekerdi ve gerçekten zırlamam geçer ve sakin sakin otururdum.Yugoslav mıyız ? Türk müyüz ? hem o o hem diğeri miyiz? gibi garibal enfeksiyonlar içindeki bir çocuk için tek kesin/katıksız aidiyet bu durumda tabi ki dini aidiyet oluyordu(evde makedonca-91'den önce yugoslavca derdik-sokakta türkçe).Babamın Mürşid-i Kamil olma yol
Resim
EN ROMANTİK ŞEHİRLER BÖLÜM 1 Romantik üç şehir dediğimde , balayınızı geçirebilieceğiniz bir yer olarak algılamamak gerekli.Aşıkolabilieceğiniz veya sevdiğinize evlenme teklif edebileceğiniz müthiş üç şehir sunucam size.buraları İlk etapta akıllara gelmiyecek , çok duyulmamış fakat gerçekten de 2 günü dolu dolu yaşayabileceğiniz huzur dolu yerler. Bath: İngiltere’nin güneybatısında yer alır. Stohanage’e de yakın bir mesafededir.roma döneminden kalma hamamı ve küçük hediyelik eşyaları ile ünlü küçük bir yer. UNESCO Dünya Mirasları listesinde bulunmaktadır. Burada bir roma hamamı(spa merkezi-Roman Bath) bulunmaktadır. Harika bir mimari Bath’ın merkezinde , klisenin(Bath Abbey) yanında yer almaktadır.ücretli olarak burayı ziyaret edebilir, suyun kaynağını görüp,kaynaktan gelen suyu içebilirsiniz(tadı çok kötü). Avon nehri üzerinde Pulteney köprüsü yer almaktadır. kendinizi İtalya’da hissedebilirsiniz. Bu nehrin kenarında kahve içebileceğiniz küçük bir kafe yer almaktadır. Royal crescent :
Resim
1995 yılında  'Beşiktaş' dergisinine  bir yazı göndermiştim.o dönemler basketbol takımımız kötü durumdaydı. basketi çok yakından takip etmediğim için her Beşiktaşlı gibi her branşta Beşiktaş diyerek ligdeki durumu üzerinden yorum yapmıştım.Beşiktaşı neden üst sıralarda göremdiğim için sitemde bulunmuştum. 06.11.2011 de(bu yazıdan 16 yıl sonra) yıllar önce ülkerle birleşen fenerbahçe'yi 83-78 yendiğimiz maçı Sinan Erdem de izledim.geçen sezon iverson bu sezon ise Deron Williams transferi ile nereden nereye geldiğimize ben bile şaşırdım. herkes için ortak kanı, iverson transferini 33 yaşına gelmiş Messi veya Ronaldo'nun süper lige gelmesi   ,D.williams transferinin ise xavi veya iniesta yı transfer etmeyle eş olduğu yönündedir.seyircinin yoğun ilgi sağlayacağı düşünülerek maç 15.500 kişilik Sinan erdem spor salonuna alındı.salonun büyük kısmı doluydu ama bundan daha önemlisi Fenerbahçeli ve Galatasaraylı arkadaşlrımızın da sadece  D.Williams'ı izlemek için s

acının dayanılmaz ağırlığı

Resim
yaklaşık 1 ay önce bel ağrısı şikayeti ile gittiğim doktor amca nın yaptığı muayeneden bi sonuca varmaması sonucu istediği mr sonucunda bel fıtığı teşhisi ile karşı karşıya kaldım.Bu teşhisi kabul etmedim açıkçası nede olsa ne ayaklarımda hissizlik nede ağrı vardı.magnetic rezonans a güvenecem ulan kafası yaşarken geçtiğimiz c.tesi basit bir hapşırık sonrası sağ ayağım sürünür hale geldi.C.tesi den beri ayağım ardım sıra sürünüyor.Arkadaş bu ne boktan bi acıdır.Ha bu acı benim teşhisi kabulümü tabi ki değiştirmedi(inat konusunda arnavutların,tek rakibi torbeşlerdir)Sonuç, hala ayağım sürünüyor.Olsun c.tesi günü kalçada başlayan ağrı bu sabah ayak bileğine kadar indi bu süreçte değişmeyen tek şey acının niteliği ve benim duruma karşı gösterdiğim inad.Değişen tek şey midem ve kıçım.Midem bi yığın ağrı kesiciye maruz kalınca şaşaladı(gerekiz yere gurkluyor),kıçım ise iğne deliklerinden muzdarip.Kendimi hababam ''öldürmeyen acı gürbüzleştirir'' sözüyle sakinleştirirken aklı
İhaneti Gördüm Değerli milletvekilleri, terörde 30.000-35.000 insanımız kaybedilmiştir. Maddi kayıp,dğrudan harcanan paralar ve dolasıyla kaybettiklerimizle beraber tahminen 200 milyar dolardır.200 milyar dolar 300 katrilyon Türk lirası eder ve bugüne kadar ölü veya sağ olarak ele geçirilmiş,bertaraf edilmiş,pasifize edilmiş pkk'lı sayısı 29.000-30.000 civarındadır. bu hesabı özellikle iyi dinlemenizi  istirham ediyorum. 30.000 pkk'lı ölü veya sağ bertaraf edilmiştir ve 300 kattrilyon harcanmıştır.1 pkk lının  bertaraf edilmesinin devlete maliyeti 10 trilyon Türk lirasıdır. 10 trilyon Türk lirasıyla 1 Pkk lı bertaraf edilmiştir. Hüseyin Çelik Akp Van Milletvekili,2011 kaynak: ihaneti Gördüm  Erdal Sarızeybek pozitif yayınları basım 2007 s:118 Şehit olan bir askerin değerini belirtecek bir miktar olamaz.En büyük hatamız, yeter artık,sabrımız taştı, bıçak kemiğe dayandı,artık dönüş yok dememizdir. bunların olması için 24  askerin hayatını kaybetmesi gerekmez.geri dönüş olmay

bu da böyle bir anımdır işte

Evet tam hayatına dair yepyeni bir umuda doğru yolculuğa hazırlanırken ve birkaç saat sonra o hak ettiğin ama bir türlü nasip olmayan üniversite diplomasına kavuşma hayali ile mesai saatinin bitmesini kafamda kurarken işinden olmak ile surat düşük kafa kırık maddi olarak ne yapacağım sorgusu ile çıktım yaklaşık 850 kmlik tek yön yolculuğa. Ama bu yolculuk bana öğretti ki bu ülkede her bir kurum ne olursa olsun barındırdığı zihniyet ne bir sol tarafa ne de bir sağ tarafa yakın , Tamı tamına ikisini de delirtmek için yepyeni bir zihniyet oluşturulmak istense ahanda böyle bir şey ortaya çıkar. Ben üniversite hayatımda hak ettiğime inandığım fakat kağıt kokusunu alamadığım diploma için Türkiye’nin tam orta yerinde 3 gündür uğraş veriyorum. Af denilen olgu ile yeşeren umutlarımı tüketmek için ellerinden geleni ortaya koyan şerefsiz bir zihniyete karşı hakkımı savunuyorum. Düşünün bir üniversite sizi hak etmediğiniz ve yalancı şahit öğretim görevlileri yüzünden okuldan atsın sonra üniversit

k.i.b. öptumss byeee

Bazen nefesin tıkanır yutkunmaya başladığında hangi kelimelerin nasıl bir anlam taşıdığını defalarca zihninde yormaya başlarsın. O kelimeler genelde hayır ben bunu hak etmedim , olamaz , bu yapılmamalıydı gibi klasik acizlik tepkileridir ki zaten kelimeleri boğazında düğümleyende biçaresizliğin ta kendisidir. Ben hayatım boyunca hep yargılayan bir tip olarak benimsenildim çevremde etrafımda. Ukala denildim , agresif denildim , çok bilmiş denildim ama hiçbir zaman ezen biri olarak anılmadım yanılmıyorsam. Bu özellik muhtemelen das kapital okuduğum zamanlardan hatıradır ama olsun en nihayetinde yaş erkende olsa geç de olsa kazanılmış özellik bir özelliktir. Bu cümlelerin hepsi 18:10 da Çarşamba günü yaşadığım ruh halimi tanımlayan cümlelerdi işte. Kapital ve güç , hak ettiğinin fazlasıyla insanlara değer yükleme ve efendi yapma halinin son kurbanı oldum , işimden oldum zaten ne diyebilirdimki daha fazla. Suçum bana ve benim nezdimde çalıştığım yere hakaret eden bir şizofrene cevap vermek

ÖZET 2

SON DAKİKA.. Fenerbahçe başkani Aziz Yıldırım tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Fenerbahçe Uefa'ya açtığı davayı kazandı ve şampiyonlar ligine Trabzonspor'un yerine gidecek. Fenerbahçe'nin küme düşmesi söz konusu bile değil. Yazıklar olsun TFF ! (Alıntı) Fenerbahçe Uefa'dan tazminat alacak hatta, valla. Desem hiçbiriniz yemezsiniz. Yediyseniz de "zuhahaha" yani. Ey ahali Füze kalkanı kuruyorlarmış memlekete. Facebook'da herkes cayır cayır paylaşıyor. "Asıl hedef Türkiye, uyanın genşler, vatana sahip çıkın". 2011-2012 Eğitim Öğretim yılının başlaması ile yüksek lisansa veya açık öğretime başvurarak askerlikten kaçacak olan sap sayısının artışı, vatana sahip çıkma konusunda önemli ölçüde fikir vermektedir bizlere. Yüklendim siyasetten devam ediyorum. Bedelli Askerlik konusunda Bahçeli "Bedelli hani bilmiyom ama olabilir de ya, sonuçta üniversitelerde bi sürü ülkücü gencim var" tarzından sinyali çakmış hükümete. Bu haber pat

ÖZET

Burayı arada bir ziyaret etmek gerekiyor. Yoksa herkesin bildiği bekowsky kendi kimliğinden sıyrılarak hiç birinizin tanımadığınız beko ’ya dönüşebiliyor. Ne me lazım, gündem bomba gibi zaten bazen ofisi polisler basacak üçümüzü beşimizi şike soruşturmasından alacaklar die korkuyorum. 2011 de bildiğin gözümüzün önünden akıp giderken bu sene de hiç bir şekilde ne kendi yararımıza ne de halkın yararına bir boka bulaşmadan geçip gitmiş oldu bizim için. Beynimizi soru işaretleriyle bırakan bir dünya gelişmeyle geçiştiren meydasından tut, Simav ’ı unutup Somali ye yelken açan Nihat Doğan’ına kadar her boku gördük. Uyarmadı demeyin bak söylüyorum 6 Kasım 2011’de kurban kesimlerinde kan gölüne dönecek sokakların ve sahibinden kaçarak erken kurban edilecek dana ferhat ’ların haberini şimdiden veriyorum. Kimse kusura bakmasın, hiç biriniz durduramazsınız beni bu gayrı ciddi yazıyı bitirmemden. Herkesin dilinin ucundaki şeyi ben de söylemek istiyorum. Kızlara ofsayt ı anlatmayı daha

sessizlikten doğan gözyaşı

insan böyle ruhsal vaziyetini ortaya sansürsüzce dökerken her şeye rağmen mutluluktan ve yaşama sevincinden bir parça ortaya koyuyor işte. ben 2 yazıdır bir taraftan kendim ile dalga geçerken , bir taraftan kendimden başlayarak genişlettiğim amatör bir psikanaliz yaparken hep ifade ettiğim şey nefes aldığım için mutluyum düşüncesi idi. Bu hayatta yaşadığım hemen hemen her günü hayyamın bana öğrettiği düsturla kendime ifade ettim ; "aldığın nefesi fırsat bil , ot değilsin ki her gün bitesin " evet ne yenilenenen felsefelere ne reenkarne edilmiş abukluklara ne de öyle 6-7 kez dünyaya gelip pürü pak olduğuna inanan bir buda felsefesine inancım oldu benim. Yaşadığım her gün kıymetliydi ve her gün nefes almak asıl içime işleyen şükürdü. Bugün seviyesiz halimle dalga geçerken kendilerini biçilmiş işinin başında ölen genç vatan koruyucularını görmek , kan kokusunun yükselerek arşa ulaştığı bir coğrafyada hala kan koklamaktan hoşlanan omurgasız varlıkların yapacaklarını düşünmemiştim

sığlaşmanın hazzı

persona non grata seviyesinde yaşadığım düşünceler ve hararetli tartışmaların neticesinde uzun sayılabilecek bir izin döneminin tam sonuna gelirken yaşamak isteyeceğim son şey olan uykusuzluk problemi böyle sığ tanımlamalar , okuduğumuzu anladık mı seviyesinde cümlelerden hoşlanma isteği getirdi bana nedense. tamam uykusuzluk fena bişey hele ki uyuyamayarak uykusuzluğun oluşması çok acayip ama 1 haftadır düzensiz uyku saatleri ve sonunda vidanın gevşemesine sebep olan hiç uyuyamamak iyice bildiğin seviyesiz yaklaşımlarla hayatımın saatlerini işlememe sebep olmakta. 2 gündür zaten sınırlı teknolojik alet olan evimde yaptığım eylemler temizlik kokusunu içine çekmek , radyonun sesini açmak , aptal transfer haberlerinden mutluluk çıkarmak , eline kitap almak yerine magazinvari eski dergileri karıştırıp fotoğraflara bakmak. bu ne sığlık diye isyan edicem ama sevgili don kişotun dediği gibi sitem ve şikayet kelimesi yok , cısss onlar. fakat mutluluk ölçüm abdul kader keita , eboue ve dünyama

persona non grata

İnsan için en zor dipnotlardan biri bıraktığı yerden bir eylemi aynen kaldığı gibi devam ettirebilmesidir kanımca. Yıl geçer bırakıp gittiği noktadan tekrar başlarken hissettiği duygu tarif olarak aşağı yukarı ; en anlaşılması ve uygulaması gereken detayları içeren bir küp gibi kafa karıştırıp durmaktan ibarettir. Acaba nasıl davransam , neye göre hamle yapsam , hangi akılla adım atsam , acaba her şey eskisi gibi mi devam eder , acaba değişen hiçbir şey yok mudur gibi onlarca soru işte. Sanırım benim hayatımdaki gelgitler de bunlardan ibaret son günlerimde. Biraz olsun laf anlatamamak , biraz olsun dert dinletememek , biraz olsun algıda seçiciliğin dibini görmekten ibarettir. Anlaşılması zor bir adam olmadım aslında genellikle ama herhalde son zamanlarda iyice keskin olmamdan kaynaklı sert iniş ve çıkışlar yaşıyorum. Genel anlamda zaten bu anlattıklarım senin benim bir evrilme sürecimin acılı notları. Acı aslında fazla soyutsal bir ifade ama madem en duygusal moddan bel altı çalışıyo

alın teri?

Resim
evet maalesef dünkü forzanın girişinde, aziz yıldırımın tutuklama kararından sonra bu resim vardı. bariz bir fener antipatisinin sağlıklı düşünmeyi salık vermediği karşı taraftar topluluğu ile renklerden çok adama olan sevdanın gözleri kararttığı diğer bir topluluğu özünde birbirinden ayırabilmek mümkün değil, ikisi de birbirinin düşünsel laciverti bu noktada.  keşke yukarıda istenen infaz, zaten cezadan kurtulamayacak kesime son bir darbe olması yerine, "ucu bize de değse, sonuna kadar git" temalı olsaydı. olmadı. dün metris cezaevinin önünde aziz yıldırım için toplanan kalabalığın tam karşısına yerleşen trabzonluların yanında saf tuttu forza bu görseliyle. peki şimdi; dün tebrik için görselini değiştirdiğin kulübün başkanı, şu an aziz yıldırımın volta arkadaşlığına en yakın aday.   hatta o çok sevilen yıldızları takıma getirdiği söylenen adalı da ifadesine başvurulacak kişilerden biri. her zaman farklı, ince bulduğumuz bir mekanizmanın çarkları nasıl oldu da akıl edeme

mendes avm

Resim
 fernandesin alternatifi bosingva  cenk, rüştü çıkmazları  stoper eksik diyen ağzımıza doldu bütün takım stoper oldu.  yine de ilk gidecek adam hilbert! veli, burak, tanju'dan birisi bile tutsa piyango.  sidnei&bebe soru işaretleriyle dolu.  tutsalar alınmadığına mı yanarsın, opsiyon fiyatlarına mı.  tutmasalar giden sezona mı yanarsın, ne var ki zaten kiralıktı savunmalarına mı? onur, rıdvan gelir mi bu sene. rıdvan bir şansı her halükarda hakeder de. genç oyunculara verilen sabır bazen "mehmet sedef" örneğindeki gibi sınırları zorlamıyor mu? guti, quaresma, simao, almeida yanyana yazınca biter mi dertler. bitsin mi ya da. en azından sezon başında. ama umutları iyice kırdın noat samisa . bu işlerin üstadı ters manyel dir aslında.

Büyük Beşiktaş: Oyunu Beşiktaş'a veren Taraftar

Büyük Beşiktaş: Oyunu Beşiktaş'a veren Taraftar

ersan dediğin kaç kuruşluk adamdır!

Resim
sana siyah-beyaztan gayrısı yalan! kap'a yapılan açıklama şu şekilde; Oyuncu Ersan Adem Gülüm'ün transferi konusunda Adanaspor Kulübü ile anlaşma sağlanmış olup; sözleşme fesih bedeli olarak Adanaspor Kulübü'ne 2.000.000.Euro ödenecektir. Ayrıca oyuncunun 2011-2012 ve 2012-2013 sezonlarında Süper Lig, Türkiye Kupası ve UEFA Kupası karşılaşmalarında yer almasına bağlı olarak Adanaspor'a sezon başına 1.000.000.Euro'ya kadar ek ödeme yapılabilecektir.  http://www.kap.gov.tr/yay/Bildirim/Bildirim.aspx?id=158619 sözleşme fesih bedeli olarak bir bedel belirlenmişse extra bir ücret ödemenin anlamı nedir anlayamadım? madem bir bedel koyulmuş kendisine ödemeyi taahhüt etmişsin, ayrıca kulübüne minnet etmeye devam etmenin anlamı nedir? açıklamadaki "yapılabilecektir" ibaresi ne kadar açıklayıcı bir durum! egemenin alındığı, sivok'un, ferrari'nin satılamadığı, toramanın - ki bence bjk gibi bir takımda sürekli yedek olması gerekendir- stepnede beklediği, sid

can sıkıntısı

Resim
gecenin 3ünde böyle bir şey çizmek normal midir? evet aramızdaki psikologlar resimleri hep  siz gösterecek değilsiniz ya; söyleyin bakalım neyin nesidir, alamet-i farikasını bir de sizlerden dinleyelim? bana göre can sıkıntısı, onlara göre intihara meyil :) uykusuzluğun sporu danone gururla sunar..

birbirleri için yaratılmışlar

Resim
haber siteleri arasında gezip, gündeme dair ne var ne ne yok diye dolaşırken denk geldim yukarıdaki görüntüye. ayrılmasaymışsınız be siz. yoksa bunlardan iki tanesi bir daireye dar mı gelir? cem yılmazdın dediği gibi; - sen, ah, sen! biraz şarap alır mıydınız:)

kızlar için ofsayt dersi

Resim
Kızlar sizin için üşenmedik ofsaytı anlattık :)  Şöyle ki : Mango'ya girdiğini düşün. Yanında bir arkadaşın var. O kişi seninle a...ynı takımda yer alıyor. Karşı takımda da sevmediğin kızlar var. Lakin Mango öylesine kalabalık, öylesine kalabalık ki anlatamam. Sende takım arkadaşınla beraber bir bluzu beğendin. Karşı takımdaki sevmediğin kişilerde aynı bluzu beğendiler. Ama siz bu bahsedilen bluzu onlardan daha önce kaptınız.Kasanın kale olduğunu düşünelim. Karşı takımdaki kızlar da kasaya ulaşmamanız için savunma yapıyorlar ve kasanın önünde dikilmiş bekliyorlar. Senin de şöyle bir planın var. Takım arkadaşına diyorsun ki; "Sen kasanın arka tarafına geç, ben sana bluzu atayım, ödemeyi yap ve bluzu alalım." Arkadaşın kasanın arkasına yani kızların arka tarafına geçiyor ve sen bluzu ona fırlatıyorsun. Bu durumda ofsayta düşersiniz. He ama böyle yapmazsanız, sevmediğin o kızlarla yüzyüze, tartışarak, çirkefleşerek aralarından sıyrılıp kasaya ulaşır, ödemeyi y

tanrılar çıldırmış olmalı

Resim
dubai için söylenecek tek söz budur. bir similasyon oyunu düşünün,bellli bir bütçeniz olur ve oyuna başladıktan bir süre sonra eğer doğru yoldaysanız geliriniz artar. işte dubai de bunun gibi hatta bu oyunun hilelisi. bazen oyun dergilerinde bilgiler olur ctrl+m dediğinizde paranız devamlı artar...çünkü kralın mal varlığı burada böyledir. insanoğlunun yapabileceği herşey yapılmış. dubai 1971 de sadece çöldü. okyanus var bir tarafında ve şehrin %80 i çölmüş(büyük ihtimalle okyanustan uzak taraflar)bu çölün üzerine düzenli olarak sokaklar caddeler binalar dikilmiş. ama dikilen gökdelenlerin hepsi birbirinden farklı mimariye sahip .emirates mall(avm) içinde kar pisti var inanabiliyormusunuz.çölün üzerine önce avm yapılmış ve onun da içine kar pisti. bazen insanlar piramitlerin hala sırrı olduğunu, yapılamayıcağını çünkü onu uzaylıların yaptığını düşünürler.ilk piramitin yapımı günümüzden 4000 yıl öncesine dayanıyor. bu süre içinde mimaride insanlığın geldiği aşama burj el khalifa dir.82

atlıkarınca dan kaybedenler kulübüne

bir vatandaş olarak yasak algım devletin dediği ile paralel muhtemelen. bugün don kişot ile konuşmasaydım bloguma bile giremeyecektim , kendisi uyardı da sağolsun ben de bir iki kelam birşeyler paylaşabilecek fırsat buldum en azından. istanbul semalarında seyreldiğim şu bir kaç gündür elbette gündelik hayattan ve şehir değişikliği tecrübelerinden çıkarıp ortaya laak diye koyacağım dersler,çıkarmışlıklar,heyecanlar olabilir ama benim bu seferki yazı hakkım 2 adet türk filmi değerlendirmesi ve hayranlığı üzerine olsun. öncelikle şunu söyliyeyim bu kadınlarda var olan nejat işler hayranlığı bende de yavaştan var olmakta kendisini alıp bir italya turuna gidesim oralarda venedikte dolaşasım geliyor fakat bir anda gelip geçici bir istek ciddiye alınacak veya itiraf edilecek bir durum yok sonra rusya ya gideriz beraber diyip değiştiriyorum algımı zaten düşünsenize italya ya 2 erkek fena bir hayal olurdu zaten. kaybedenler kulübü için de seçilebilecek en doğru seçim kendisiymiş bunu da filmi

ALGI

Resim
Gece midir insanın üstünü kapatan? Yoksa insan mıdır tüm kederlerini geceye saklayan? Karanlık ile hüzün arasındaki bu sıkı bağ nedir, nereden gelmiştir kesin olarak bilmek mümkün değildir ama tahmin etmek o kadar da güç değildir. Gecenin karanlığıdır aslında insana cesaret veren içerisini dışarı çıkarmaya imkan veren. Gözün en az görebildiği mesafe kadar yakındır yalınlık bize, kalabalıktan kaçmaya çalıştıkça İstiklal’de insan seline kapılmaktır yalnızlık. Her yolun bir sonu vardır ama senin yolun asla bitmez, yürümekle yükümlüsündür, cezandır o senin. Ve insanoğlunun en eski icatlarından olan bir su eşlik eder sana bu yolda, içtikçe kanamaz ama bir o kadar da kendinden geçersin. Bir sebebi vardır gecenin sana belli özellikleri hatırlatmasının. Karanlığa sığındıkça yüzüne vurmaktır büyüklüğünü acıların ve bir o kadar da göstermektir sadece kalabalık içerisinde biri olduğunun. Neyse ki Hayyam’ın mirası elimizde, uyuyamayan, unutamayan insanların imdadına yetişmekte. Unutulmayanlar

GELİYORUM

Az kaldı demek istiyorum ama pekte az gelmiyo düşününce, şimdi siz rahat bi şekilde az kaldı dersiniz : ) ŞAFAK 50

Yüksek Gerilim

Resim
Blogger’ı siyasetten uzak tutmak gerek, zaten kapalı kendisi kanunlarca. Ama bir kere kalemi kırılmış birine ikinci cezayı kessen ne olur ki? O zaman gelsin; Al işte yine aynısı oldu. Yine “barış” dediler, kelime manşetlere düşmeden bombalar düştü. Bu aralar çok Banu Avar okuduğumdan mıdır nedir bilmem ama bu “devrimlere” bakış açım daha geniş bir perspektif kazandı. Ben ilk defa bir ülkenin Cuma namazlarıyla devrildiğini gördüm. Önce wikileaks dediler, Tunus’a saldırdılar. Polis kalkanları indirdi, asker kışlasından çıkmadı, biri kendini yaktı (belki de delinin biriydi), vatandaş bakanlıkları yağmaladı hükümet kaçtı. Adını Yasemin koydular “devrimin”. Şimdi keyifleri yerinde, havalimanlarına günde kaç tane ABD uçağı iniyordur sayamam inanın ki. Sonra Tahrir Meydanı diye bir yer varmış Kahire’de, oranın varlığını keşfetti birileri. Haftalar boyunca insanlar orada yattı kalktı ve sonunda 25 yıllık Man Utd teknik direktörü Alex Fergusonun bile tüylerini ürperten olay gerçekleş

gol @ntv

Resim
yeni gördüm daha, ersin gittikten sonra boşluğuna getirilen emek egeyle güntekinin yeni programı; eskilerden videolar, lig lig analizler vs. ama ikisinin arasındaki anlamsız uyuşmazlık, ya da emek egenin dünya kupasından kalma arkasında heyecanlı taraftar kitlesiyle bağıra bağıra ve heyecanlı konuşması devam etmesi göze batıyor. hele birkaç kere güntekinin sözünde araya girmesi yok mu fazla uzun sürmez bu birliktelik dedirten cinstendi. emek egenin birkaç haftada soğukkanlı ersin düzen sunumuna geçiş yapabileceği de pek beklediğim bir şey değil, o heyecanlı, o hızlı hızlı dökülen kelimeler ikilinin üçlüye dönmesiyle devam eder demedi demeyin. güntekinin canına tak ederse kendisine bir tavsiye; hikmet karamanı bir programda emekle baş başa bırak, daha sonra istediğin kıvamda bulursun hocam!

ölü var

Resim
epeydir bir şeyler yazmıyordum, özellikle de futbolla ilgili, hem de harika bir transfer sezonu ve güzel bir başlangıç yapmışken. bazı kişisel daha çoksa işsel yoğunluktan dolayı olduğunu belirtmiştim daha önce. ama olayı daha da özetleyecek, biraz da işin kolayına kaçarak tanımlarsak, iki gündür uzun zamandır izlemediğim birkaç futbol programına denk geldim; sinan engin, gökmen özdenak, ziya şengül, serhat ulueren, selim soydan, adnan aybaba, selçuk yula, ahmet çakar,  hakanlardan şükür ve ünsal, ömer üründül, erman toroğlu, gürcan bilgiç, ercan saatçi, ali sami, bülent tulun, hıncal uluç, yıldırım demirören, serdar bilgili, sinan vardar, adnan polat, adnan sezgin, aziz yıldırım, nihat özdemir, şekip monst.., bülent yavuz, emre belözoğlu, sabri sarıoğlu, yılmaz vural, samet aybaba, bülent uygun, george hagi, fatih terim, rıza çalımbay, ertuğrul sağlam, erhan güven, şansal büyüka... uzar bu liste.. sanırım ben bu adamların tekelliklerinden, provakatörlüklerinden, ahkamlarından sıkıld

bir kültür karmaşası

Resim
artık her gün bir şarkıya odaklaşmak ve onun versiyonlarını , yorumlarını gün boyunca dinlemek gibi bir geleneğim oluşmaya başladı. bugün sabah itibari ile fuat saka konserine hazırlık amacı ile fuat saka yorumlarından seçtiğim ve sonra muhtelif yerlerde muhtelif kişilerde yorumlanan bir türküye sabitledim kendimi. şarkının adı romana diye geçse de başka kişiler yorumladıklarında "Ela Ela Leose" şeklinde de söylediler bu güzel yüzyıllık türküyü. türkünün sözleri pek mergelce veya hemşinceye uymadığı için biraz bakayım dedim orjinali nedir ne değildir diye ve karşıma çıkan sonuç pontusça olduğuna dair idi. yani karadenizde rumların kendi özgün yorumları ile konuştukları bir dil ve trabzon rumlarına ait bir türkü olduğunu öğrendim. kültür karmaşası başlığı da oradan sonra çıktı zaten; memleketim o kadar derin bir büyüye sahip ki burada yakılan ağıtların dillendirilmesi mesafeler uzadıkça da değişmiyor ve aynı özgünlüğü taşıyor. keşfettiğim kişi Nikos Michailidis ve onun yorumla