Kayıtlar

Aralık, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

sil baştan

Resim

GİTMEK LAZIM...!

Resim
Son zamanlarda en kısa sürede eyleme dökmek istediğim tek şey gitmek... Nereye olduğunun çok fazla önemi yok.Yakın, uzak, sıcak, soğuk farketmiyor. Sadece biraz uzaklaşmak ve nefes almak ihtiyacı galiba bu. Belki de bir yılın sonuna gelirken tüm çabalamaların, yaşanmışlıkların, sorunların, koşturmanın sonunda bünye de peydah olan yorgunluğun sonucudur. Aslında neyin sonucu olduğunun çok da önemi yok, önemli olan bu isteği yerine getirebilmek. Yenilenmek, yeni yerler keşfetmenin ruhumda yaratacak enerjiye, mutluluğa ihtiyaç duyma durumu. Ne yaptığımın çok da fazla bir önemi yok bence yapmak istediğim şey gitmek, keşfetmek ve yenilenerek geri dönmek. Yeni bir yıla girmeye hazırlanırken, en kısa zamanda hayata geçirmek istediğim tek şey; Turist olmak, sokakta kendi kendime konuştuklarımın anlaşılmayacağı bir yerde olmak istiyorum. Tek kaygımın bütün şehri gezemeden, göremeden ayrılmak olmasını istiyorum. Bir de mümkünse şahane tatlar keşfetmeden dönmek istemiyorum...

menalkolik

Resim
- şu filme mi gitsem! hani twigy terlik, yılmaz, bkm filan. arkadaşlara sordum gidilir dediler. gerçi hıncal da "hayatımın filmi" demiş ama hadi hayırlısı. aman iki kadeh atarım onun yerine. hımm yoksa konser filan, aman iki kadehte onun yerine! kitaba sarılsam; koloniyi de bitiremedik aylardır, kayıp sembole başlamak nasip olmaz böle giderse, nesse başka zaman. ona buna mı uğrasam; bence iki kadeh daha eklesem hiç fena olmaz, belki sonra. neyse uğrayalım madem; heyyt naber millet! bikaç şey getirdim atarım(z) fena olmaz demi:) aslında yarın iş var ama sizi mi kırıcam birkaç kadehte sizle içeyim be. ben tuvalete mi kursam nevaleyi, git gel böyle zor oluyo yahu. saat de epey oldu artık uyusamda kalkamam, ee devam o zaman ama yarın akşam kesin dinleniyorum kaçarı yok :() (sabah) bi kahve içmek iyi gelir. bu kesmedi sanki bi tane daha yapayım ben :@ off lavabodayım soran olursa..podöööfff... kahve isteyen? (akşam) maç mı izlesem, evet evet kendime gelirim, kesin karın ağrısı tu

gel de gör pele!

Resim
Ian Herbert is The Independent’s Deputy Football Correspondent (tamamı için -->  independent )

Kırık Kalpler Durağında&Candan Erçetin

Resim
Candan Erçetin'in albümünde yazdığı gibi kendisinin billur sesini 5 yıl, 5 ay, 27 gündür yeni şarkılarını dinlemekten mahrumdum. Cuma akşamı İstiklal de sağanak yağmurun tadını çıkara çıkara yürüken, İstiklal Kitabevinin girişinde kocaman posteri görüp kendimi içeri attm ve hemen bir tane Candan Erçetin-Kırık Kalpler Durağında Cd'si edindim. Yapmış olduğum bu hamleden dolayı çok mutluyum. Toplam 16 adet şarkı var. Unutama Beni ve Ben Kimim hariç hepsi yepyeni Candan şarkıları. Bir tane de sözleri de Ayşe Kulin'e ait olan Bahar var ki sanıyorum Cuma gecesinden bu yana onlarca defa dinledim. ' Bahar geldiğinde mi ben böyle olurum Yoksa böyle olduğum da mı gelir bahar Ayrıca bunun seninle ne alakası var Tabii ki ben böyle olduğum için bahar Çünkü sana değdiğinden beri ellerim Bütün kış dallarında tomurcuklar var' Bahar ve aşk böyle yalın yazıldığı ve Candan şahane söylediği için ya da ben şahane duymak istediğim için en sevdiğim Candan şarkıları arasına girdi bile. Ayr

survivor

Resim
kimine göre sadece 3 puan, kimine göre umutların ikinci devreye taşınması, rakibe göre ise bir o kadar enteresan "intikam" yüklü bir maç. fakat bu akşam yeşil saha, 8 yabancı için bir ıssız ada sahnesi olacak, bir "previously on TSL" edasıyla 16 haftaya göz atarsak, elimizdeki 8 sadece 3 olasılığa - tello, fink, tabata - düşüyor. adanın sihirbazı - ya da jacob ı :)- mandrake mustafayı yok sayarcasına bu tahminlerde bulunmak tamamen yersiz kalabilir kararın açıklandığı gün. bu birkaç kişinin(3/8) kıyamet günü, siniri stresi bursaspora mı patlar, inşallah patlar! velhasıl kötü psikoloji. empatik düşünürsek; ben bu futbolculardan biri olsam ve yarın sergileyeceğim kötü bir performansta, maç sonuna doğru gitmeden yakınlarıma, çoluk çocuğa ne hediye alsam derdine mi düşmem, alacak/verecek hesabı mı yapmam.. uzar bu liste. bunun bir de oyuna hiç girememiş, yedek kulübesinde ölümü bekleyiş tadında geçen versiyonu var ki, içler acısı; hiç oynamayan holosko hallicedir,

homo sporicus ; abdullah avcı vs hakan ünsal

Resim
üniversite hayatında iktisat okuyan bir insan olarak elbette uzun süreli üniversite yıllarımda en fazla duyduğum kelimelerden birisi homo economicus idi. Şimdi bir fütursuzlukla bu kelimeyi yazacağım başlıkta homo sporicus olarak değiştirdim fakat öncelikle homo economicus'u tanımlamam gerek kanımca. Homo Economicus; bireyin (insan) günlük hayattaki gelişmelerde veya yaşantısında ekomik gelişmeleri kendi çıkarına,aklına,mantığına kısacası rasyonalitesine bağlı olarak değerlendirmesidir. Şimdi sporicus kısmına geldiğimde ise günümüz futbol tekayütlerinin, antrenörlerinin veya aktif futbolcuların kendi çıkarına göre bu oyuna bakışı ve anlayışına vurgu yapmak manasında kendi öz düşüncelerim arasında türettiğim bir kelimedir. Şimdi bunu 2 örnekle daha doğrusu 2 homo sporicus ile açıklayacağım ve bir numara olan eski galatasaray sol beki efsane 57 numara olan Hakan Ünsal ile başlayayım. Hakan Ünsal; kariyerindeki Karabükspor çıkışı sonrası kendine Galatasaray efsanesinde yer bulan, uefa

2010 fiba dünya basketbol şampiyonası

Resim
bugün kura çekimi ile artık şekillendi herşey. turnuvaya dair en ilginç detay , olimpiyat şampiyonu olan abd ile evsahibi türkiye'nin aynı kentte maç yapmayacağından farklı gruplarda yer alma zorunluluğu idi. aynı zamanda asya,afrika,avustralya kıtalarından 2 takımın aynı grupta yer almama zorunluluğu değişik alternatifler ile grupların şekillenmesine yol açtı. abd dream team ile istanbul'da maçlarını oynayacak iken , türkiye 2001 uğuruna inandığından olsa gerek grup maçları için ankara'yı tercih etti. diğer gruplar için zaten geriye izmir ve kayseri kaldı. herşeyi kenara bırakırsak grubumuzda yunanistan , rusya , çin , fildişi sahili ve porto riko yer aldı. nisapeten fena bir grup sayılmaz ama tanjevic'in şu ruh hali ve mehmet okur'un dönme isteği düşünülürse 4.çıkmamızın garanti olacağı kesin olan bir gruptayız. bunu elbette tanjevic'in oyun sistemindeki ısrar ve mehmet,hidayet,ersan'ın da bu turnuvada kahraman olma isteğine binaen söylemekteyim. rastgele

erdal eren

Resim
29 yıl önce bugün , katliamların katliamı 80 ihtilalinde netekim paşa tarafından darağacına gönderilen genç adamı unutmadık.....

Kürk Mantolu Madonna&Sabahattin ALİ

Resim
Sabahattin Ali'nin kısacık ömründe kaleme aldığı bu şahane eserini Lise yılların da Edebiyat öğretmenimin zoruyla okuyup bir köşeye kaldırmış ve çocukluğun vermiş olduğu bilinçsizlikle gerekli değeri vermemişim. Sevgili Bekowsky 'i tanıdığımdan bu yana bu kitaba olan hayranlığını ve sevgisini paylaşmasından sonra tekrar okumaya karar verdim. Yapı Kredi Yayınlarından çıkan 34. baskısını aldım. Bir Cumartesi günü aldığım kitaba kendimi o kadar kaptırdım ve elimden bırakamadım ki Pazartesiye kadar bitmiş oldu. Bitirdikten hemen sonra tekrar okumak için kendimi durdurdum ve okuduklarımı biriktirmek için kendime zaman tanımaya karar verdim. 160 sayfalık bir kitabın üzerimde bu denli etkisi kalmasını ve kitabı okumanın üzerinden zaman geçtikçe değerini daha iyi anlıyorum. Kitabın kahramanları olan Raif Efendi ve Maria Puder'in yaşadığı aşkı ve bağı okuyup sonra da oturup ağla dedirten bir kitap benim için. Bir yazarın, insanların görünmeyen gizli-saklı kalmış yüzlerini böyle orta

ne ettin sen yiğen yav!?

üstteki posta kıyamayarak, ama olması gerektiği için de bir şekilde bulunmalıydı bu "spartan" sinanın mutluluk anları. buyrun..

sıkıldın,sıkıldım,sıkıldı

Resim
müdürümüzün hocasının kızdığı ölçülerde geri dönüşü ile blogun neşelenmesi benim gibi 1 yıla yaklaşan sürede bu blogda farklı şeyler hissetmeyi isteyen bir adama da karalama hevesini aşıladı. sıkılmak işte be müdür , şu anda bu sıkılganlık ortak bir hissiyat mı , yoksa kendi kendimize ortaya koyduğumuz bir bilinmezlik mi bilemedim. yaklaşık 10 gündür bayram tatili ile başlayan bu tatil ortamında aslında yazmak isteyipte vazgeçmek , her gün farkettiğin şeylere karşı karalayamamak içimizde bi şeyleri fazlası ile biriktirmiş heralde. o yüzden müdürümün sıkıntısına kayıtsız kalmamak pahasına karalanan bir garip tatil öyküsü bu yazılan. 26 aralıkta bu beden önce doğduğu topraklara doğru yolculuğun heyecanı ve hayalinde yer alan bir balıkçılık hevesi ile aslında sıkıntıdan kurtulmak üzere adım attı bu ülkenin en kuzeyinde yer alan tanıdık topraklara. sıkıntıdan uzaklaşmak için yeterince malzeme vardı aslında, yeşilin kahverengiye döndüğü bir sonbaharda enfes sinop görüntüsü, mavilikten hi

Darth Vader a saygım sonsuzdur

Resim
Teknolojinin insan evladına sunduğu ve bizim de hemen bunu nasıl piç ederiz diye üzerine Malkoçoğlu tarzı uçarak saldırdığımız internetin msn de chat yapma ; porno izmele, beleşten gazete okuma ve facebook, twitter sayfalarında kendi garip fikrilerimizi insanoğluna yayma gayretleri gibi birde nefes açıp sıkıntıyı alan kolonya misali bir de görevi var sanırım... Gün geçiyor, develer kervan yapmış, hoş artık develerde turist gezdiriyor, tayyipsan insanı prezidan barak abimizle , ne olacak bu memleketin hali temalı sohbetlerini yaparken, her yeni doğan günle beraber aynı rutini tekrarlamak yorucu olmaya başlıyor. Bu rutin bizi içine almış bırakmazken , nerde bir iş makinası çalışırken görse izleyen , kaza gördüğünde olay hakkında ahkamını kesen güzide vatandaşlarımız, mezbaha kapısında dişiyle giderayak nasıl halvet oluruz derdindeki koç misali güllük gülistanlık yaşamaya devam ediyor. Bu gidişatın önüne geçmek için okuma yazma derhal yasaklanmalı , faşizm gelmeli ve taksilerde gece tarif

sergei&aleksei

Resim
doping nedeniyle bu akşam mabedin çimlerine basma şansını kaçırdılar:) hatta diskalifiye edilmeleri bile söz konusu; tabi bizim arzumuz bunlara ihtiyaç duymadan, kulağı UEFA lobilerine kabartmadan bu akşam bu işi bitirmek olmalı! üstteki resme tıklayınca istatistikleri ve CSKAnın asıl oğlanlarından olduklarını büyük haliyle görmek mümkün:) bu tip final maçlarımızdaki şansızlığı bu akşam kırar mıyız? ben yine "totem"e sarılıp kırar parçalarız diyorum:)

Sıkıldım ulannnn

Resim
Günler geçiyor,hayat devam ediyor derken bu aralar, hayatı bir ingiliz kara komedisi tadında yaşayalım diye ummaktayken , her fırsatta payımıza düşen 80'lerin arabesk filmlerinde sössüz figüran rolünde anlaşılamayan yetenek kıvamında kalıyorum.... bir buçuk senelik Bizans macerasında, buraya gelirken bahsedilen hep kulakta kalmış olacak ki, tarihin tekerrürün de değişen birşey olmamış. Bizans ın meşhur lafıyla yüzeydeki ve derinlerdeki sular farklı mecralara akmakta nedense bu kadim şehirde. bir hikmeti varmı, yoksa üstünden geçen onca halktan kalan bir tortu mu bu? çözebilmiş de değiliz zaten. Memleket gündeminde açılım, Afganistan a asker gönderme, sevdiğim kız bana abi deyince insanı gibi önemli konular varken, bende kendi kendimle yaptığım deneylerin ve sohbetlerin sonucunda vardığım yargıların muhasebesini yapıyorum. Ama ne gelir gider dengesi, ne ahval ve şeriatten bir netice çıkaramazken, borç hanesini doldurmaktayız batmaya hazırlanan banka misali. Haliç le yakın mesafemden

reanswer

Resim
şimdi ben buraya neden döndüm? niçin döndüm? nasıl döndüm? bunu izaha gerek yok, gördünüz, yürüdüm döndüm! I3 çok da heyecanlandırdı kendisini tekrar parkelerde, hem de 76ers formasıyla görecek olmak. tek sorun bu "comeback"larin düşünüldüğü gibi olmaması; ikincil başlangıçların hüsranla bittiğini hafızaya kazımış belleğim, başlamasa mıydı ne diyor bir yandan. ama uykusuz bırakacağı birkaç gece yarısı şimdiden çok keyifli görünüyor:)

hoist he colours

Hoist the Colours (Movie Version)