homo sporicus ; abdullah avcı vs hakan ünsal



üniversite hayatında iktisat okuyan bir insan olarak elbette uzun süreli üniversite yıllarımda en fazla duyduğum kelimelerden birisi homo economicus idi. Şimdi bir fütursuzlukla bu kelimeyi yazacağım başlıkta homo sporicus olarak değiştirdim fakat öncelikle homo economicus'u tanımlamam gerek kanımca.

Homo Economicus; bireyin (insan) günlük hayattaki gelişmelerde veya yaşantısında ekomik gelişmeleri kendi çıkarına,aklına,mantığına kısacası rasyonalitesine bağlı olarak değerlendirmesidir.

Şimdi sporicus kısmına geldiğimde ise günümüz futbol tekayütlerinin, antrenörlerinin veya aktif futbolcuların kendi çıkarına göre bu oyuna bakışı ve anlayışına vurgu yapmak manasında kendi öz düşüncelerim arasında türettiğim bir kelimedir. Şimdi bunu 2 örnekle daha doğrusu 2 homo sporicus ile açıklayacağım ve bir numara olan eski galatasaray sol beki efsane 57 numara olan Hakan Ünsal ile başlayayım.

Hakan Ünsal; kariyerindeki Karabükspor çıkışı sonrası kendine Galatasaray efsanesinde yer bulan, uefa,süper kupa,premier league deneyimi derken sağlam bir kariyere sahip belki de benim canlı olarak izlediğim 4'lü defans kurgusunda en başarılı türk sol beki. Gerek sağlam savunma anlayışı , gerekse verimli bindirmeleri ile yıllar boyunca sakatlanmadığı sürece alternatifi pek düşünülmeyen bir futbolcu idi.

Neyse bu övgülerin hepsini kenara bırakarak , geçen gün yaptığı bir beyanat üzerine yazılmış bu yazının başlığına atıfta bulunarak en azından içeriği biraz daha keskinleştirelim. Hakan Ünsal geçen günlerde İbb - Kayserispor maçında Ariza Makukula'nın attığı golde oyunu hızlandıran kenarda top toplayan çocuğa takmış idi. Maçı izlemeyenler için hatırlarmak gerekirse İbb'li Sylla topu uzaklaştırmak istedi, malum olimpiyat rüzgarı ile top taça gitti bu arada topun taca çıkmasını engellemeye çalışan İbb'li sağ bek kayarak yere düştü ve bu sırada da Kayserispor'lu Hakan Aslantaş topu top toplayan çocuktan hızlıca istedi, çocuk topu verdi ve hızlı kullanılan taç sonucu Kayserispor maçta beraberliği yakaladı. Bunu eleştiren sayın Ünsal diyor ki; bu çocuğa bu topu hızlı oyuna sokmaması gerektiğini öğretememişler mi diye serzenişte bulunarak, Abdullah Avcı'dan başlayarak altyapı antrenörlerine giydirdi.

Şimdi bu açıklamaya sonra döneceğiz diyerek Hakan Ünsal üzerinden farklı değerlendirmelerde bulunalım. Hakan Ünsan futbolcu tekayütlüğünden sonra Gs takımına en ağır eleştirenlerin başında geliyor. Hatta bazen Hıncal Uluç bile ondan optimist kalıyor. Çünkü adam öyle ki Gs - Tobol maçı sonrası bile Rijkaard'dan bişey olmaz, bu takım çok kötü diyebilen birisi ki ligin başlamasına haftalar varken Kazak takımı ile yapılmış bir europa league ön eleme maçından bahsediyoruz. Bunun sebebi elbette Gs takımından kötü ayrılışı ve döneminde beraberce ter akıttığı futbolcu arkadaşlarına da yapılan aynı muameledir. Belki de futbolculuk kariyerinde Fatih Altaylı yönetimde iken kadro dışı vakasıdır. Bunlar Gs başarısızlığı üzerine yorum yapmayı gerektirir mi bilemem ama bu günlerde zaten bir spor yazarının takımının olumlu yaptığı bir şeyi görmemesi ve bitmek bilmeyen olumsuzluk yayması moda.

Bu psikolojik değerlendirmeyi de kenara bırakırsak; şimdi sıra geldi Hakan Ünsal'ın 27 yaşına merdiven dayamış bu bünyede hangi olumlu , olumsuz hatıralar ile yer aldığına dair bir kaç kelam etmeye. Elbette her futbolsever gibi bir şampiyonlar ligi maçında Glasgow Rangers'a attığı golü, Bir Tsyd kupası maçında Beşiktaş karşısında ceza sahası dışından neredeyse 90.dakikada kornerden gelen ortaya vole ile yaptığı muhteşem vuruşu unutmam mümkün değil. Bir de olumsuz hatıralar var elbette ; mesela ben Hertha Berlin maçı hatırlarım Ali Sami Yen stadında.

Kapalı tribün önünden sol kanattan atağa kalkan Hakan Ünsal 2 dakikada 2 gol yiyen ve hakemin üstüne üstüne giden Gs takımının agresifliğine de alarak rastgele 2 adamın ortasından kendini yere atar. Berlin oyuncuları ne topa ne de Ünsal'a müdahele etmiştir, Hakan Ünsal sol çizgide karşısında 2 Berlin'li oyuncuyu gördüğünden ve hakemin üstüne gitmenin hoş olacağından mütevellit kendini durduk yerde yere atmıştır ve bayağı da kıvranmıştır. Şimdi de hem Hakan Ünsal'ın hem de tüm türk futbolseverlerin hatırlamak istemediği 2002 bir Brezilya maçı var ki ; Sayın Rivaldo'nun Berlin karşısında ki Hakan Ünsal'a imrenerek yaptığı hareket sonucu sayın Ünsal kırmızıyı o Kore'li hakemden yiyivermişti. Üst üste alt alta koy ortaya çıkacak sonuca bakalım. Hakan Ünsal elbette önemli ve kariyerli oyuncudur velakin futbol kariyerinde çok da profesyonelce davranan aksine önemli çirkef izler arkasında bırakmış ve bundan mütevellit çirkeflik üstüne de sıçramış bir oyuncudur. Homo sporicus tanımı içerisinde futbolda kazanmak için fütursuz ve kuralsızca herkesin üstüne gidilebileceğini bize en son top toplayıcı çocuk hakkında verdiği beyanatlarından da anlaşılan bir bireydir. Hani o her yol mübah diyenlerden. Zaten bu anlayış futbolculuk tekayütlüğünde aktif futbol hayatından kalan tezahür olacak ki 10-12 yaş grubunda bir çocuğa bu topu atmaması gerektiğine dair rahatlıkla söylemler içerisine girebiliyor.

Abdullah Avcı; Futbolculuk kariyerinin son demlerinde İstanbulspor'da bırakan Avcı, ardından burada başlayan yardımcı antrenörlük görevi , Gs altyapısında devam etti ve sonrasında U-17 takımı ile yaşadığı Avrupa Şampiyonluğu ve Dünya 3.lüğü sonrasında herkesin geleceği parlak antrenör değerlendirmesini yaptığı genç bir adam. İbb ile süregelen kariyerinde,seyircisiz bundan kaynaklanan çoğu zaman hedefsiz takım ile başarılı bir yönetim gösteren ve her sene şampiyonluğun belirlendiği haftalarda genellikle düşme korkusu yaşamadan liderden puan çaldığı için de büyük takım taraftarları tarafından bazen şerefsize gidecek kadar ağır eleştirilerde bulunulan bir antrenör. Fakat her tartışmayı kenara bırakırsak , bugüne kadar takımı ile herhangi bir çirkefliğe bulaşmamış ve sadece oynamayı düşünen bir takımın antrenörü. Bu bazen başına bela açıp 6 yemesine sebep oluyor elbette fakat o İbb'nin başında olduğu sürece , Malatyaspor, Elazığspor, Sakaryaspor, Kocaelispor'un başına gelenler hiç bir şekilde bu takımın başına gelmeyecektir.


Şimdi gelelim homo sporicus olayına;
Abdullah Avcı Hakan Ünsal'ın beyanatına ateş püskürürken, böyle bir mantığın nasıl olabileceğini sorguluyordu. 10-12 yaşındaki bir çocuğu bu oyunun güzel olması varken , nasıl böyle şeylerin tembihlenebileceğinin kendi mantığına sığmadığını anlatıyordu. Gs altyapısında ARda, Aydın'a böyle şeyleri mi öğretseydim diyordu. Şu anda elinde altyapı da olan oyuncular düzgün oynamaktan önce bunları öğrenin ki Hakan Ünsal gibi olabilirsiniz mi demek istiyordu acaba kısa yoldan.

İşte sporun tekayütlerinden , emekçilerine değişen oyuna bakış açısı. Bir efsane 10 yaşında bir çocuktan yola çıkarak nasıl eleştiri ortaya koyarken, bir emekçi de bu işi son günlerin deyimi ile tıkır tıkır yapmak için nasıl olabileceğini anlatıyordu. Ama hocam kazanan sensin ki bugünün genç spor beyinleri en özel yerlerde seni görmek isteyeceğinden emin olabilir. Yoksa bir futbolcu eskisi dedi diye bu ülkedeki antrenörlerinin kalkıp ta bu olayları konuşacağı veya destekleyeceği yok. Zaten an itibari ile Türkiye'de futbola anadoludan ve daha yeni eskilerden kalma bakış açısı
budur maalesef desek bile. Futbolu 90 dakika çirkeflikle kazanmaya çalışanların oluşturduğu bir oyunun alfabesi olduğu için Turkcell Super Ligi her zaman bu seviyede olmayı kabullenmiştir. Daha da ileriye gidemeyecektir. Turkcell Super Ligindeki baskın homo sporicus bakış açısı , küfret,tekmele,yavaşlat,oynatma kısacası , ne yapalım bizde hala bunu değiştirebilirler umudu ile Abdullah Avcı'dan medet umuyoruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bir çarşamba akşamı..

gol sevinci - gutiden gol haberi

yapma boruc, 3 oldu!