Kayıtlar

Şubat, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Boş Koltuk

Bu akşam hafif bir hüzün var bende. Ağabeylerini uzak diyarlara yollayan ufak kardeşin hüznü diyelim. Her eve geldiğimde, her birini salonun farklı bir köşesinde görür, tek tek yanlarına gider sarılırdım. Artık o alıştığımız köşelerinizi boş yada başkalarının varlığı ile görmek aynı tadı vermeyecek, üçünüzün de. Çok yakında aynı kervanda buluşmak üzere. Sizi seven bütün "ajanlarınız", "bajçeleriniz", "başkanlarınız" adına. Ömür.

nao me toca

havalar malumunuz. işe gelene kadar içliği bile hiçe sayacak bir soğukla karşıladı gün. geri git, çıkma der gibi. ama bir de böyle birşey var. daha fazla konuşamayacağım, içim kıpırdadı arkadaş. şarkının adını da verelim. çok bildiğimden değil videonun altındaki yorumlardan buldum: Não me toca" by Anselmo Ralph. An Angolan singer.
Resim
Hrant Dink olayı üzerinden uzun zaman geçti. Fakat her geçen gün yeni tetikçiler doğuruyor. Şahıs olarak kendisi hakkında hiçbir bilgim yok. Cinayetten önce okur-yazar biri olarak yazı, konuşma ve röportaj içeriği hakkında daha doğrusu varlığı hakkında en ufak bilgim yoktu. Agos gazetesini de hiç duymamıştım. Çünkü sürekli basında olan biri değildi. Şu anda dahi kendisinin hiçbir yazısını okumadım. Bir insan ölmeyi haketmek için ne yazmış olabilirki... Anlayamadığım bugün bile bazı kişiler 'Ama o bölücüydü.' diyebiliyor. Türkiye' de sadece eylemler suç teşkil etmeli. Suçluların cezasını ise mahkemeler vermelidir. Tepki verenler ellerine kalem alıp söyklediklerine cevap yazmak yerine ellerine silah alıyorlar. Keşke vurmak yerine yazarak cevap verilmiş olsaydı. Zaman makinesi henüz icat edilmedi. Maalesef zaman makinası olsaydı da geri dönüp 'Dur' demezdim diyenlerin çoğunluğu beni ürkütüyor. Hepimiz Ermeni değiliz ama hepimiz insanız! İnsan gibi yaşamak ve insan

ASLA YALNIZ YÜRÜTMEYENLERE KİTAP ÖNERİSİ

Resim
      Geçtiğimiz sene Taksim’de gezinirken aldığım ‘’Asla Yalnız Yürümeyeceksin’’ kitabı,bugün tekrar elime geçtiğinde kafadan şöyle bir gözatayım derken,yine Karşıyaka üzerine olan tüm hikayeyi okudum.Bi’ yandan gülerkene bi’yandan anladım ki yaşlanıyoruz be abi.Özellikle kitapta geçen hikayelerin olduğu dönem hala en berrak haliyle zihnimde lakin 16 sene olmuş hala en üst ligte değiliz J Sadece Karşıyaka olayı da değil,kitaptaki 12 hikayeden biride Crvena Zvezda(Kızılyıldız)’nın hikayesi.Karşıyaka’nın ve Zvezda’nın bi’arada olduğu kitap/dizi/film v.s ne varsa direk ben olaya müdahilim arkadaş.      Kitaptaki diğer hikayelerde oldukça iyi ama benim için tabiki önce Karşıyaka.Aşağıda kitaptan kendimce makaslayarak kolajladığım yazı var.Futbolda elle tutulur neredeyse hiç bir başarısı olmayan bir takımın nasıl bu kadar tutku ile sevildiğine  dair merak edenlere bir nebze açıklık getireceğine umuyorum.Yazının tamamını okumak isteyenlere zevkle kitabımı ödünç veririm J KARŞI

kısa günün kuponu

Resim
Uzun zaman oldu Su lanete sarmayali, günün boşluğu iyi bir fırsat oldu, ayıptır söylemesi sıcak bir dus -tamam lan yalnızdım evet- ardından bol ntvspor ve yoğun bir maç ozetlerine maruz kalma saatleri. Ee haliyle elin gazeteye gidiyor, "bugün hangi maç var lan" diye soruyorsun. Bjk maçı hariç tabi, tamam uzağız, küskünuz ama o kadar da değil. Velhasıl paranın peşindeyim insanoglunun çoğu gibi, azı da zaten para problemi çekmediği içindir, değil mi? Valencia - Stoke City hn1 2.05 Shalke - Plzen hn1 1.65 Lisbon - Legia Varşova hn1 2.05 Toplam Oran: 6.93 Hadi hayırlı tiraslar bana, mecaz değil gerçekten. Published with Blogger-droid v2.0.4

all star dan bir kesit

Resim
işte aklına gelen all star maçı yaparsa olacağı bu işte ne yapalım :) Bu arada maç çin liginin kıymetli basketbolcuları arasında , varolsunlar , yaşasınlar

3.yıl yazısı

bu blog ile blog aleminde ; bir kış günü soğuktan titrediğimiz günlerde sevgili arkadaşım Bekir Gögce ile beraber çeliktepe cengizhan lisesi'ne yakın bir mekanda bir hevesle buralarda yer edineli tam 3 yıl olmuş. Ben aslına bakarsanız ilk başlarken ne yazarız ne ederiz diye düşündüğümde böyle arkaya dönüp baktığımda ruhsal hikayelerimin hiyerarşisini oluşturacağını hiç tahmin etmezdim. Buraya yazılanlar aslına bakarsanız zihinsel mastürbasyondur genel anlamda ama içinde faideli notlar,yazılar,bilgiler ve bir sürü kıvrak fikirler de oluşmuş. Neredeyse 1000 e yakın yazı ve bir çok konu hakkında fikir beyan etmişiz. Televizyonda,dergide,işyerinde,sokakta,otobüste gördüğümüz şeyleri burada paylaşmak bir bakıma görev oluyor belli bir süreden sonra. Burada belki 5-10 kişinin okuduğu bir yazıyı yazmak resmen bir heyecan ve içinin kıpraşmasına sebebiyet veren bir kıvılcım ciddi anlamda. Daha sonraları büyüyüp bu kadar yazar kazanmak , bir sürü arkadaşımızın içinde var olan duygularına blog

ERKEK BEŞİKTAŞ BASKETOL TAKIMI 2012 TÜRKİYE KUPASI ZAFERİ

Resim
Her branşta başarı bekleyen beşiktaş taraftarı en sonunda erkekler basketbolda Türkiye Kupası sahibi oldu. İverson ile başlayıp D.Williams ile devam eden süreç ilk meyvelerini verdi. 1975' de lig şampiyonluğu kazanan Beşiktaş tarihinde ilk defa Türkiye Kupası' nı aldı. Eczacıbaşı ve Efes Pilsen' le devam eden devir Ülker-Fenerbahçe birleşmesiyle farklı bir yön almıştı. En son Galatasayar' ın basketbolun Barcelona' sı CSKA' yı devirmesinden sonra Beşiktaş' ın kupa zaferi ile artık 3 büyüklerin basketbolda da büyüğüdüğünü gösterdi. Gençliğinde futbolda Beşiktaş basketbolda ise Ülker/ Efes Pilsen' i destekliyorum diyenlerin pişman olduğu günler geldi. Her zaman söylenen söz, eğer 3 büyükler bütçe ayırsa ve ağırlığını koyarsa hem basketbola renk gelecek hem de taraftar desteği ile başarıya ulaşacaklar, doğruluğunu kanıtladı. Bugünden sonra beklenti Türkiye Kupası' nı Euro Lig takımlarının arasından alma başarısını gösteren bir takımın

hiç

Resim
Kanye seni hiç sevmem aslında, etrafımdakilerden de sevmemeye başladıklarım oluyor, zaman zaman. korkum onlar için de bir hiclik olması sonunda. Hiç olur mu dediğim şeyler oluyorken hiç ihtimal vermemek olmaz buna. Kayıp giden uykusuz bir mesainin sonunda en güzeli servisin dar koltuğunda solundan gelen buz gibi hava, hiç değil en azından, Hiç olmazsa. Olur da hiç bitmeyen arayislarim bir son bulursa, korkarım sonrası yine hiç. Bugün burada en acayip inancın, anlayış olarak olmasa da isim olarak, iş çıkışında -yine bir en garip- kulaklarımda boktan bir siyahi müzik varken kuruluşunu ilan ediyorum: Hiçizm. Kabemiz bir de değil üstelik, bütün plazalar bizimdir, bütün agentlari davet ediyorum, bütün afili kıyafetli securityleri, bilisimini, sistemini, askerliğini tecil ettireni, plazaların hemen altlarındaki hazır kahvecilerin bim peyniri kokulu baristalari, siz de gelin. Hasan sen de gel. Bir tek cc gelmesin yeter:) Iyi akşamlar ben bekowsky , kendime yardımcı olamıyorken sizler

Yurdumun Bendeki İmgesi

Resim
   Okuduğum çok az şey(Savaş ve Kadın oyununda) ne hissediyorum yada daha doğru bir tanımlamayla hissetmiştime aşağıdaki yazı kadar cuk oturmuştur.Oyunu Şehir Tiyatrolarında izleme şansım olmadı,ben Şehir Tiyatroları'ndan çok önce Ajtenka'mın tezinde izlemiştim.Hatta oyunun bi' yerinde ''naşe novu kuçu sunce grije aaaa veçe mjeseçina'' şeklinde replikle dahil olmuştum.Söylemesi ayıp sahne tozu yutmuşluğumda vardır hani :-)    Yurdumun bendeki imgesi, suratında şaşkın bir ifadeyle hançerini pantolonuna silip, kılıfına sokan sarhoş bir asker. Sonrada gırtlağını kestiği adamın cesedinin üstüne tükürür.    Yurdumun bendeki imgesi sıra sıra dizilmiş mğltecilerin arasından ayrılıp dinlenmek isteyen yaşlı bir adam. Çimenlerin arasında bir mayın gizlidir.    Yurdum, ölü oğlunun üniformasında bir düğme eksik olduğunu fark eden bir anne gibi.    Yurdum, üçyüzkırkaltı gün önce ölmüş olan yedi yaşındaki kızı için hergün bebek yapan bir baba gibi.    Yurdum; kony

İzleme

Resim
Ana işte yerdeyim ağzım açık ve ana bile diyemiyorum ve köpekler geçiyor yanımdan ve durup taşıma işiyorlar, güneş yok ve dün sol kolumdan geriye kalanlar gitmişti çok az kalmıştı, her şey müziksiz bir harp gibiydi. hiç bir şey yapamıyorum . Bukowski                                                                                              Bukowski’nin kahramanı bir şey yapamıyor çünkü güneşi yok çünkü ölü. Ne taşına işeyen köpeklere müdahale edebiliyor ne de sol kolunun geriye kalanının çürümesine. Hayatta olmak, bir şeylere müdahale edebilme lüksünü tanır insana. Köpekleri kovalamak gibi. Fakat hem hayatta olup hem de hiç bir şeye müdahale etmeden yaşamak toprağın altında yatan Bukowski’nin kahramanına yapılmış bir haksızlıktır.    Bosna savaşında güneşi göremeyen, sol kolunun geriye kalanının çürümesine engel olamayan insan çoktur. Burada önemli olan şey bu insanların çok  olması değil yapılabilecek çok şey varken insanları karanlığa terk etmektir. Bosna savaşında ya

mert turak

Resim
istanbul a üniversite hayatımdan sonra döndüğüm 2008 yılından beri muhtemelen devlet ve şehir tiyatrolarında 40 oyun civarında izlemişliğim vardır. İstanbul'un muhtemelen hemen hemen her sahnesinde (bi gitmediğim muhsin ertuğrul vardı oraya teşrif ettik çok şükür) ödüllü,ödülsüz,işe yarar,beğenilmeyen bir sürü oyun izledim. Televizyonlardan gördüğümüz,sinemadan takip ettiğimiz bir sürü oyuncuyu tiyatro sahnesinde de görme fırsatı buldum fakat ne olursa olsun ne yapılırsa yapılsın kimse bu adam kadar tiyatro sahnesinde olamıyor arkadaş. Şehir tiyatrolarında var olduğu ve her sene 3-4 oyunda oynadığı için kendisine şükranlarımı sunuyorum buradan. Cabaret , Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, Eskici Dükkanı dün akşam şahit olduğum Otobüs oyunu. Otobüs içlerinde en zayıfı ama ne olursa olsun ; sen ne muhteşem bir oyuncusun Mert Reyiz , hep oyna takip edelim seni şehrimin tiyatrolarında.

The Black Mirror

Resim
                                                           The  Black Mirror         Gelişen teknoloji insanların insanlığını elinden alırsa geriye etten bir yığın kalır. İnsanoğlu emin adımlarla bu yolda ilerlemekte ve kendi kendini yok etmeye mahkum etmekte. Bilgisayarsız, telefonsuz, bir hiçiz. Telefonumuzu olmazsa olmaz bir organımız gibi yanımızdan ayıramıyoruz. Sürekli internetteyiz, aktifiz, pasifiz ama oradayız. Sürekli takip halindeyiz, ya da ne kadar takip ediliyoruz diye merak halindeyiz.  Bu durum sosyal medyayı günden güne besleyerek patron koltuğuna oturtacak. Oturtsun da.  Diyelim ki öyle bir zaman dilimindeyiz ya da demiyelim öyle bir zaman diliminde geçen bir işe göz atalım...          The Black Mirror.  3 bölümlük 3 bölümü de ayrı yönetmenler tarafından çekilmiş, bölümler arası  devamlılığı olmayan İngiliz yapımı uyku kaçıran cinsten bir mini dizi. Derdini çok net ortaya koyan bir iş.           İlk bölümde Kraliyet Ailesinden Prenses Susannah kaçırılır. K

sitemkar ve içten

Resim
ben yıllardır hep tekrar kavuşulma hayali kurulan ayrılıklar zor değildir derim sevdiceklerime. Yola çıkmak ne kadar zor ve hüzünlü ise kavuşmak bir o kadar içten ve samimi olduğu için tanımlamışımdır bunu belki de. Ayrılık ve ayrılırken 2 elin birbirine veda etmesi, uzaklara gidileceğini bile bile ellerden birbirine geçen gitme kal sözcüğü , özlemimsin ifadesi , gözyaşının ıslaklığından ele geçen o heyecan ve zorluk terlemesi ne kadar zor bir anın doğacağına işarettir bilirim aslında. Ama bir taraftan da güçlü kalması gereken bir akıl ortaya çıkması lazımdır. O dakika itibari ile belki akıldan ziyade kalpten beyne doğru giden emirlerle dilinin ucuna gelen kelimeler bir isyan,bir sitem,içten bir sevgi ifade eder ama ne olursa olsun güçlü durmak gerek bazen o ayrılıklarda, birbirinden uzaklaşan ellerde. Ne olursa olsun , ne kadar uzak olursa olsun; özlem zaten sahiplenmenin ve aitliğin en belirgin,en keskin ifadesidir. Ben bu fotoğraf üzerine ilk aklıma gelen cümleleri ifade ettim mesel

ÖZLEDİĞİMİZ DERBİ

Resim
Biraz geç oldu ama yazmak   şimdiye nasipmiş Aslında öncesinide yazmak lazım gelirdi lakin olmadı.Yıllardır böyle güzel bir futbol atmosferi için beklemekteydik.Biz’de Gö?tepe’de. Ne de olsa biz onlarsız,onlar bizsiz olamıyor...    Hiç bir galibiyet Gö?tepe galibiyetinden daha kıymetli olamaz.Ha şimdi bazı arkadaşlar ''ulan birbirinizle didişmekten sürünüyosunuz Bank Asya’da v.s'' diyebilir.Ne mutlu bize ki bizim açımızdan sürünme falan yok.Mücadelemize onurlu bir şekilde  devam ediyoruz.Gönlümüz elbetteki Süper Ligte.Ama bu amaç için ne olmadık insanlara  100 yıllık tarihimizi satarız ne de ışıklı panolar için kırmızı çizgilerimizden vazgeçeriz.Bu kadar girişten sonra gelelim 29.01.2012’ye.Taraf biri olarak maçı,tribünü ne kadar objektif anlatırım bilemiyorum J Benim için maç 10-15 gün öncesinden başlamıştı.İş yerinden haftalık izinleri ayarlama,kardeşim Hacı ile görüşüp maç biletini ayarlama ilk önceliklerdi.Bunlar tamamlanır tamamlanmaz uçak biletinide