bir savaş adınıza yapışıp kalsa ne derdiniz?



''Sessizliğin Gürültüsü'' sözü ile ne de güzel isim bulmuş Juli ZEH kitabına. Bilmem hangi forumdan bu kitabın ismini ilk duyduğumda ''hımmm'' oaln tepkim, gezi kitabı olmasını öğrendikten sonra ''pehhh'' e dönsede kitapçıya girince sormadan edemedim. İyi ki de sormuş, elime almışım. sadece kitabın arkasındaki kısmı okudum ve yetti. Benim için bu kitap okunmuştur fazlasına gerek yok...

...Savaş hakkında ne düşündüğümü soruyor. Soğukkanlılıkla,bunu bilseydim buraya gelmezdim diye cevap veriyorum. Ciddiyetle başını sallıyor.
''Almanya' uzun bir yoldan gelmişsiniz''
Savaş, diyor,insana kendi adına lanet okutuyor. Kendisi Müslüman, karısıysa Sırp. İnsan bu durumda nasıl taraf seçebilir ki?
''Yirmi yıldır camiye gitmedim. Kiliseye gidiyor musun?''
Başımı hayır anlamında sallıyorum, bir hatip gibi elini kaldırıyor.
''BİR SAVAŞ ADINIZA YAPIŞIP KALSA NE DERDİNİZ?''(tam bu sözle kitap bitti benim adıma)
Bilmiyorum. Masanın üzerinden kartivizitini uzatıyor ve kaşığın sapıyla adına hafifçe vuruyor: Mustafa. Anlıyorum.

''Artık yapamadığım bir sürü şey var. Eskiden yaptığım işler. Bu ad yüzünden. ''Kendi adını bir sinek gibi ezebilirmişçesine başparmağını kartvizite bastırıyor.
''Londra!'' diye bağırıyor, ''Paris, Viyana. Barselona ve Berlin. Hiçbir yere gitmedim. Ama dillerini konuşuyorum. En önemlisi de bu. Diller, kelimeler. Adlar''

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bir çarşamba akşamı..

gol sevinci - gutiden gol haberi

yapma boruc, 3 oldu!