kamçılı adamın vedası

çocukluğumun gecelerine damgasını vuran bir üçleme olduğundan, 4.sü için dedikodular çıktığında abartısız olmamakla beraber "korku ve heyecanı" aynı kefede hissettiğimi söyleyebilirim. geceyarısı çalan zil sesi ve amcamın elinde video kasetiyle beni yataktan kaldırışı, ertesi gün tekrar izlemek.. serinin her filminde tekrarlanan, ve hiç şikayet etmediğim uykusuz gecelerle geçen sıcak film geceleri. seriyi son izleyişim ise "film geceleri" adı altında, öğrencilik yıllarımda düzenlediğimiz ufak organizasyoncuklara denk gelir. serinin son filmi içinse aynı şeyleri söylemeyeceğim elbette. bahsettiğim gecelere harrison fordun ihaneti olarak bile düşünebilirim son filmi.

tüm bu önyargılara rağmen, filmin başlangıcının ve ilk 3 serideki ekran görüntüsünün korunarak, kısa bir aradan sonra gelmiş devam filmi havası vermesi biraz olsun heyecan katmış oldu. ama övgüden çok şikayetim olduğu gerçeğini de değiştirmez bu özellik.

öncelikle konu ilgi çekici gibi. perudaki çizgilere giden yolculuk, tozlu, topraklı meskenler tutturulsa da esrarengizlik kısmında aynı başarıyı gösterebildiğini söyleyemem. din,dil, ehlileşmemiş bir sürü kabile, insan tanımışlığımız var dr.henry sayesinde, burada da değişik yerli tiplemeleriyle karşılaşsak da birkaç adetten öteye gidemiyor, hatta uzaylılarla karşılaşıyoruz bolca ama rolleri ellerde dolaşan bir kafatasından öteye gidemiyor, kurgu dönüp dolaşıp rusya-amerika soğukluğuna yerleştiriliyor.

rus komutan irina spalko[cate blanchett]nun soğuk hatları, keskinliği kadar renk katmadığını da ekleyelim, jonesunkine göre çok çok kısa kamçısının şaklamaları yeterli olmamış sanki. insan yiyen karınca ve abartılı şelale düşüşlerini saymazsak eski maceraperestlikten de eser kalmadığını görmek mümkün. en başta belirttiğim gibi daha filmin dedikodularında başlayan önyargı ve "beklemeyiş" sebebiyle sadece meraktan izlenmiş film olmaktan öteye götürmemiştim umutlarımı. izledikten sonra da bir hayal kırıklığı oluşmayışının temelini sağlam atmış oldum böylece. "benim için indiana jones serisi 3 filmdir" diyerek açımızı netleştirelim.

ilgimi çeken diğer bir konu ise, bu tür filmlerin, belki de ileride çekilecek yeni indiana jonesların oyuncusunun habercisi olması. eagle eye ve transformersın kahramanı shia labeouf, mutt williams adıyla jonesun tüm serüvenine eşlik etti. ilk karşılaşmalarından itibaren "yeşilçam" ayarlı bir baba-oğul sonuna yaklaştıklarını izleyen herkes hissetmiştir sanırım. jonesun veliahtı konumunda kendisi, ama mutt williams olarak karşılaştığımız oğulun yiyecek çok fırını var gibi. çeviklik, zeka, motor tutkusu jonesun sadece maceraperest yönünü tamamlayabiliyor, profesör olan entelektüel yanı ise şu an için açıkta.

jonesun muttun kendi oğlu olduğunu öğrenmeden önce okulu bırakması ile ilgili "herkesin senin ne yapacağına karar vermesine izin verme" avutuşunun, öğrendikten hemen sonra "okula derhal devam ediyorsun" serzenişine dönüşmesi klasik jones esprisinden öte belki de bu açıklığı gidermesi için bir gözdağıydı. son sahnede, rawenwood ve jonesun tekrar dünya evine girişi sırasında, jonesun şapkasının muttun ayakları dibine rüzgarla açılan kapılar arasından sürüklenmesi jones hanedanının devamını belirginleştirdi. ama mutt eğilip şapkayı eline aldıktan ve hınzır bir gülümsemeyle beraber II.jones edasıyla başına yerleştirecekken, kamçılı adam, kendisine yakışan bir çeviklikle uzanarak tacını geri almasını bildi; bizden henüz geçmedi der gibi.. ama biz bunun onun vedası olduğunu kabul ediyoruz, hiç istemesek de.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bir çarşamba akşamı..

gol sevinci - gutiden gol haberi

yapma boruc, 3 oldu!