yolgeçen hanı

"bu yazı sadece bir akşam mercan dede - yol geçen hanı dinlerken hayal edilerek yazılmıştır... "

2007 yılı kasım ayı falandı sanırım ankara da mercan dede albüm tanıtım konseri var idi ve ben de orada şans eseri bulunmuş idim.. sahneye çıkan arkın abi ilk olarak bu parçayı söylemiş ve ben de bu parçayı orada dinlemiştim.. sadece haykırmaya dair bişeyleri tetikleyen bir parça değil,insanın kalbini ciddi anlamda han kapısı gibi 24 saat açıp , gönlünü beyhude çabaların en ortasından alınıp, en uhrevi adımlara doğru yaklaşan musikiye ve etkiye sahipti....

"yüreğimiz han kapısı gibi yirmidört saat açık,
gönlümüz cennet bahçeleri kadar geniş
acılarla yar busesidir diye sevişiriz
ve yalnızlık sanatının ustasıyız, çok şükür"

diye bir deyişle başlıyor bu eser ve insanı acıların derinlerinden alıp,hayatın o vurucu adımlarında gönlünü sadece iyiliğe,güzelliğe açmış bir uhrevi modele dönüştürmesine yetiyor sanki.. derviş filmini canlandırsam gözümde , sadece gel gel diyen ve aşk ile huzur ile elemsiz veya elemi görmeyen,duymayan,hissetmeyen bir ruh ile dünyada dönen bir adamı canlandırmakta her türlü adımı atmasında ayak,destek,itici güç gibi duran bir soyutsal güç gibi.

fakat o dönemecin ters tarafı da görüldü daha sonra;aslında kalbinde doğan o garip boşluklar belki adım atmada ki cesaretsizlikler, belki sadece maneviyattan bişeyler beklemeler belki de en önemlisi en güçsüz kaldığın,çaresizlik bataklığında adım adım dibe batarken insana hangi müziğin,hangi dörtlüğün en büyük kararsızlığa daha doğrusu karar verme aldanışlığına soktuğunun en büyük ispatı idi bu musiki... ben güçsüzdüm,kararsızdım,aşık olmaktan korkuyor, gönlü mü sadece amaçsızca herkese açıyor idim. belki bir şemsin gölgesinde olmaktan veya tekrar o müsik-i ney altında bir sevdanın ortasına düşmekten korkuyor idim.. zaten ney sesini duyduğumda aklıma ya korku ya da ruhunu beynini boşaltmış sadece duyan,koklayan ama görmek istemeyen bir ruh hali geliyor aklıma. işin giriş kısmına girmeye sanırım buradan başlıyabiliyorum artık....

musikinin o saf etkisiyle insanın halden,hale geçmesi , sözlerinin ortasında kendisini bulması,göz pınarlarına kadar tetikleyen bir soyut gücü olması, nasıl adlandırılmış bu güne kadar kendi adıma tam bir karşılık göremedim... insan aşık olur ama altından hüznü tetikleyen bir müzik çıkar,,insan korkar onun adrenalini yükselten anlık bir gürültü çıkar,insan kaçmak ister onu herşeyden kopmasına sebep olan sessiz ama beyninin ortasından yankılanan bir musiki olur...
işte bu adam bu şarkının ilk kıtasında bana aşık ol dedi....şimdi bunu daha rahat anladım....

yüreğimiz han kapısı gibi açık derken aç yüreğini sonuna kadar ve kabul et artık duyguyu, sevmeyi, sevebilmeyi, sevilebilmeyi dedi.. acılarla yer busesi gibi sevişiriz derken, kabul et dedi geçmişi,olumsuz atılan , seni korkutan,seni uzaklaştıran her adımı,yalnızlık sanatının ustasıyız çok şükür derken aslında yalnız kalmayı beceremeyen ,yalnız kalmaktaktan korkan sensin dedi,,, bırak herşeyi sadece yalnızlık adı altında korkularında, cesaretsizliğinden kurtul dedi.

lokmadır hırkadır eyvallah ile sevindiğimiz
yormadık aklımızı samanlık, arpalık için
bilen bilir hangi bağlardır nasıl didindiğimiz
ruhumuza gıda hüzünler toplamak için

ardından bu dörtlükte bişeyler anlattı bana arkın abi...
anlattığı şey çok basitti; hayat en ufak şeyler ile mutlu olabileceğin, vazgeçmeyeceğin, tutunabileceğin yüzlerce adımı barındıran,sevip okşayabileceğin,durup hüzünlenebileceğin,bakıp gözlerinden mutluluk gözyaşları dökebileceğin, çıplak ruhunla saatlerce musik-i ney altında haktan alıp halka verecek şekilde dönebileceğin noktalardan ibarettir.. sen bu noktalar bütünlüğünde sadece bir noktasın ve bu bütünlükte mutlaka yanında bir nokta ile yaşayacaksın!!!!! sen hayatsın, gerçeksin, hüznün de yalnızlığın da gerçek ama en gerçek olan sensin, geride kalan acıların, duyguların,hatıraların.. sen bugünsün, yarına doğru kısık gözle değil sonuna kadar en güçlü halinle bakansın... sen aşksın, değişmeyen hayal, tek vücut, arzuların bütünüsün.. sen mutluluksun, hayal ettiğinle sevişen, onun yanından ayrılmayansın.

sen her gün yeni bir adımsın.. vazgeçmediğin hayallerin her gün yeni bir umutla koşan, kıblenden vazgeçmeyen ,onu her gün arzulayan,korkmayan,peşinden koşan gerçeksin..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bir çarşamba akşamı..

gol sevinci - gutiden gol haberi

yapma boruc, 3 oldu!