kadıköy yolcusu..
oy oranı çok düşük ama kısaca anketin sonucunu, özellikle de süreci değerlendirecek olursak, bülent korkmaz'dan önce ve sonra olarak iki kısma ayırabiliriz. kocaelispor mağlubiyetiyle oluşan kaos ortamında fransızlar epey bir öne geçsede, yönetim hem kimsenin karşı çıkamayacğı hem de bu olumsuz havayı tersine çevirebilecek -bence- tek adamı getirerek gelişmelerin bütün seyrini değiştirmiş görünüyor. ve ankette de yeni hocanın imzasıyla birlikte umutların klişe tabirle yeşerdiğini görmek mümkün
nitekim maçta bu seyirin 90 dakikalık özeti gibiydi. rekor hızda yenilen golle çok kolay bir kabulleniş de gerçekleşebilirdi. Özellikle mehmet topal'ın sakatlığı da eklenince açıkçası fransızları daha şanslı görmeye başlamıştım.
maçın hikayesi içinde öne çıkan, apayrı bir hikaye yazan, dipten zirveye çıkan birisi vardı; sabri sarıoğlu. Hafta sonu tribünlerin her türlü hakaretine maruz kaldı. bir gecede, hatta defansın uzaklaştıramadığı topla buluştuğu anla, topun filelerle buluşma anı arasındaki kısa sürede değiştirdi bütün hikayesini. istenmeyen adamlıktan bir "hero"ya dönüşmesi sadece birkaç gün sürdü. tersine dönmesi de yine kısacık bir zaman diliminde, hatalı bir pasla, ofsayt bozuşla, isabetsiz orta veya şutla, ya da aklıma gelmeyen herhangi bir şeyle mümkün.
sabri'nin bulunduğu iki fotoğraf her ne kadar iki uç noktayı gösteriyor olsa da, aslında fark incecik bir çizgiden ibaret. Hafta içi skibbe'nin istifasında söyledikleriyle noktalayalım konuyu; “her şey o an pamuk ipliğine bağlıydı, baros penaltıyı atsaydı, geriye kalan 15 dakikalık sürede golü de bulabilirdik ve olaylar bu noktaya gelmezdi”.
Yorumlar